Açlık durumunda sağlıklı bir kişinin kan glikoz (şekeri) yoğunluğunun 70-100 mg/dL olması beklenir. Kan şekeri düzeyi, yemekten sonraki ilk saat içinde 120-140 mg/dL’ye yükselir. Yemek sonrası kan şekerinde görülen artışın hızı ve miktarı beslenmemize göre farklılık gösterir. Kan glikozunun, karbonhidrat emilimi tamamlandıktan iki saat sonra normal düzeyine dönmesi beklenir.
Normal glikoz kontrolü olan yetişkinlerde açlık kan glikozunun 100 mg/dL’nin altında ve son 2-3 aydaki ortalama kan glikoz düzeyi ile ilişkili HbA1C’nin ise yaklaşık olarak %4-6 olması beklenir.
Cinsiyet dikkate alınarak,ramazan öncesi ve sonrasındaki vücut ağırlığı, kan lipit seviyeleri ve açlık kan glikozu (AKG) düzeylerini karşılaştıran Sağlıklı ve normal vücut ağırlığına sahip bireylerin katılımıyla gerçekleştirilen çalışmada ramazan’dan sonra açlık kan glikozu düzeylerinin ramazan öncesi seviyelere kıyasla her iki cinsiyet grubunda ve tüm grupta azalması olarak belirtilmiştir.
Diyabetli Hastalar Oruç Tutabilir Mi?
Uzun süreli açlık, diyabetli bireyleri sağlıklı bireylere göre daha farklı şekillerde ve oranlarda etkileyebilmektedir.
Türkiye Endokrinoloji ve Metabolizma Derneği önerilerine göre hastalara ramazandan 1-2 ay önce risk değerlendirmesi yapılmalı ve düzenli kendi kendine kan glikozu ölçümü istenmelidir. Hastaların çok yüksek, yüksek, orta ve düşük risk gruplarından hangisine dahil olduğu belirlenir. Oruç tutup tutamayacağına karar verilerek önerilerde bulunulur. Ramazanda kalori/sıvı alımı ve ortaya çıkabilecek olası komplikasyonlar konusunda hasta eğitimine önem verilmelidir
Kan glikozu ölçümünün gerekli olduğu, beslenme, egzersiz ve ilaç dozlarının ayarlanması gerektiği konusunda bilgilendirilmelidir.
Kan Şekerini Etkileyen Besinler Nelerdir?
Düşük glisemik indeksli diyet kan şekerinin düzenlenmesine yardımcı olarak Tip 2 diyabet riskini azaltır. Diyetin glisemik indeksini düşürmek için; günde 5 porsiyon sebze ve meyve tüketilmelidir. Sıcak patates, bezelye, havuç, kuru meyveler, muz, üzüm, karpuz, kavun gibi besinlerin glisemik indeksi yüksek olduğu için, özellikle şeker hastaları tarafından daha az tercih edilmelidir.
Rafine tahıl ürünleri ve rafine şeker içeriğine sahip diyet, kan glikoz seviyesine olumsuz etki ederek Tip 2 diyabet riskini arttırmaktadır. Birçok hazır paketli ürün rafine şeker içermektedir.
Pirinç yerine bulgur, beyaz ekmek yerine tam buğday ekmeği, meyve suyu yerine meyve ve tam taneli tahıl ürünleri tercih edilmelidir.
Beyaz ekmek yerine tam buğday ekmeği tüketiminin, obezite ve diyabet gibi beslenme ilişkili hastalıkların riskini azalttığı ve hastalığa sahip bireylerde olumlu etkiler gösterdiği bilinmektedir.
Böbrek ya da mide rahatsızlığı olmayan kişilerin haftada 2-3 kez kurubaklagilleri tüketmesi ve kabuğuyla tüketilebilen meyveleri bol su ile yıkayarak kabuklu tüketmeleri önerilir.
Yapılan çalışmalar; öğünlerde yalnızca karbonhidrat kaynaklı beslenmekten ziyade sağlıklı karbonhidrat kaynaklarının (tam buğday/çavdar ekmeği, bulgur, tam buğday unundan makarna, tahıllar) yanına sağlıklı protein (yumurta, tavuk, balık, az yağlı kırmızı et, peynir, süt ve ürünleri) kaynaklarını eklemenin glisemik kontrolü sağlamada yardımcı olacağını göstermektedir.
Aslında her zaman önerilen dört yapraklı yonca tabak modeli (ekmek ve tahıl grubu, et, yumurta ve baklagiller grubu, sebze ve meyve grubu, süt ve ürünleri grubu), yeterli ve dengeli beslenme ile birlikte sağlığa olumlu katkılar sağlayacaktır.
Yorum Yazın