Duyguların Beslenmeyi Etkilemesi gibi, Beslenme Şekli De Duyguları Etkiler Mi?
Duygusal iştah olarak adlandırılan, duygusal ihtiyaçları besin ile karşılama durumu, fizyolojik açlıktan daha farklı bir durumdur. Fizyolojik açlık, kan şekerinde düşme ile ortaya çıkar ve vücutta belirtiler gösterir. Duygusal açlık ise belirti vermeden, aniden hissedilir. Kişi, birtakım sorunlarla baş etmektense, yemek yemeyi tercih eder.
Beslenme fizyolojik bir ihtiyaç olsa da; kaygı, stres, üzüntü gibi duygular, seçilen besini ve yeme sıklığını etkileyen büyük bir etkendir.
Olumsuz duyguları yok ederek, olumlu duyguları arttırdığına inanılan besinlere, yani rahatlık veren, huzur veren yiyecekler de denir. Bu yiyecekler kişiye göre değişse de, genellikle kalorisi yüksek ve kolay hazırlanan yiyeceklerdir. Karbonhidrat oranı çok yüksek olan bu besinler; kan şekerini aniden yükseltir, stres hormonu olan epinefrini arttırır. Stresi yok edeceği düşünülürken tam tersi görülür. Yani bir kısır döngü meydana gelir.
Sağlıklı besinlerin psikolojiye iyi geldiği yapılan bazı çalışmalarda kanıtlanmıştır. Zeytinyağı, balık, fındık, baklagil, meyve, sebze, süt ve işlenmemiş etin depresyonla ters ilişkili olduğu ve tedavide kullanılması gerektiği öne sürülmektedir.
Birçok psikolojik hastalıkla beslenme ilişkisi incelenmiştir. Ancak en net bilgi, depresyon arasındaki ilişkide bulunmuştur.
• Yeni Zelanda’da yapılan bir araştırmada; meyve ve sebze tüketiminin olumlu ruh halini desteklediği, tüketen kişilerin daha enerjik ve pozitif olduğu görülmüştür.
• Avustralyalı kadınlarla yapılan bir çalışmada; sağlıklı beslenenlerde bipolar, anksiyete ve depresyon tanısı daha az konulmuştur.
Özellikle omega-3, çinko ve magnezyumun depresyon riskini azalttığı düşünülmektedir. Krom, glikoz yağ metabolizmasında etkilidir. Glikoz kullanımını ve mutluluk hormonu olarak bilinen serotoninin sentezini arttırır.
• B12 ve B6 vitaminleri, bilişsel performansı ve ruh halini olumlu yönde etkiler. C vitamininin bir antidepresan ilaç ile eşit etkiye sahip olduğu bulunmuştur. D vitamininin de dışadönük olma ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Hatta, duygu durum bozukluğunda tedavi olarak kullanılması gerektiği öne sürülmüştür.
Katkı maddeleri ve koruyucular; düzensiz çalışması halinde obeziteye sebep olabilecek olan leptin hormonunun üretimini kötü etkilemektedir. Su alımının düşük olması da kişiyi gergin, öfkeli ve depresif yapabilmektedir.
Bağırsak Yapısı Ruh Halini Etkiliyor!
Bağırsağın yapısı, özellikle son yılların en çok tartışılan konusu haline gelmiştir. Sadece sindirim ile ilişkilendirilen bağırsağın; birçok hastalıkla, hatta ruh haliyle bile yakından ilişkili olduğu saptanmıştır.
Bağırsak bakterilerinin değişimi, ruh halinde de değişikliğe yol açabilir. Küçük yaşta görülen mikrobiyota düzensizlikleri, ileri yaşta olumsuz ruh sağlığına neden olabilmektedir. Beslenme ise, bağırsak bakterilerini etkileyen en önemli etkendir. Rafine karbonhidrat, alkol, şeker ve doymuş yağlar bakteri dengesini olumsuz etkilerken, prebiyotik ve probiyotik besinler olumlu yönde etki göstermektedir. Prebiyotiklere örnek olarak muz, elma, çilek, kuşkonmaz, enginar, soya fasulyesi, tam buğday, keten tohumu, badem, ceviz; probiyotiklere ise fermente süt, kefir ve yoğurt örnek verilebilir.
Yorum Yazın