Hatırlarsınız…
HDP Gaziantep Milletvekili Celal Doğan, geçtiğimiz hafta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile yaptığı görüşmede Nizip Çayı’nın bölgedeki köylere verdiği zararlara ilişkin bilgiler sunduğunu ve görüşmenin bu çerçevede geçtiğini açıklamıştı.
Bu açıklamanın hemen ardından bu hafta da konunun muhataplarından Gaziantep OSB Başkanı Cahit Nakıboğlu’dan jet bir açıklama geldi.
Sayın Nakıboğlu’nun açıklamasını konu alan ve yerel gazetelerimizin neredeyse tamamının “En çevreci OSB” başlığıyla görüp, okuyucularıyla paylaştığı haber dikkatimi çekti. Sayın Nakıboğlu’nun uzun uzadıya yaptığı ve yerel gazetelerimizin çarşaf çarşaf yayınladığı açıklamasının özeti; Gaziantep OSB’nin Türkiye’nin en çevreci sanayi bölgelerinden birisi oluşu…
Şimdi…
O bölgede doğup, büyümüş birisi olarak Sayın Nakıboğlu’nun bu açıklamasını ‘garipsemedim’ dersem yalan olur. Sayın Nakıboğlu yıllar yılı bölge halkının Gaziantep OSB’den bırakılan sanayi atıklarının Nizip Çayı’na karışması sonucunda yaşadığı dramı, doğa ve insan katliamını yok sayarak böyle bir açıklamayı nasıl yapıyor onu da anlayabilmiş değilim.
Sayın Nakıboğlu, kendi ifadesiyle ‘En çevreci OSB’den Nizip çayına karışan kimyasallar bu bölgede kaç insanın yaşamına mal oldu, kaç kişi sakat kaldı, kaç hayvan telef oldu, kaç ağaç kurudu, ne kadar tarım arazisi işlenemez hale geldi ve şuanda bölgede kaç insanın kanser tedavisi gördüğünü biliyor mu acaba?
Bölge halkının bugüne kadar yaptırdığı her tahlilde zehir saçtığı belgelenen ve uzmanlara göre dünyanın en kirli suyu olarak tescillenen Nizip Çayı’nın bölgeye verdiği zararı en iyi bilenlerdenim.
Bu sorunun giderilmesi için yıllardır mücadele verenlerden birisi de benim. Valilik, ilçe kaymakamlıkları ve belediyelere bu konuda sürekli olarak çözüm üretilmesi için raporlar hazırlandı ve sunuldu. Şimdi Sayın Nakıboğlu, OSB’deki arıtma tesisi ve bölgede karınca hızıyla yürütülen çalışmalarla sorunun çözüme kavuşturulduğunu belirten açıklamalar yapıyor.
Pes doğrusu…
Nasıl bir vicdan ve ruh haliyle bu tür açıklamalar yapıyor merak ediyorum. O bölgede yaşanan bu drama seyirci kalanlara, gerçek ve kalıcı çözüm üretmeyen, üretemeyenlere söylenecek çok şey var aslında. Ama Allah’a havale etmekten başka şuan elden gelen bir şey yok.
Nizip Çayı’na akıtılan sanayi atıkları yüzünden bölgeyi dayanılmaz bir koku sarmış durumda. Koku daha Gaziantep Adıyaman karayoluna girildiği an hissedilmeye başlıyor. Gaziantep’ten Karkamış’a kadar olan geniş bir bölgeye hayat veren Nizip Çayı şimdi ölüm saçıyor. Şimdilerde bu çay görenleri hem şaşırtıyor, hem de dehşete düşüyor. Çünkü Nizip Çayı, şimdi deyim yerindeyse kapkara zehir akıtıyor.
Sadece Adaklı(Keret ) köyünde benim de şahit olduğum son iki yıl içersinde atık su ile temas eden 10 kişiden fazla insan kanser teşhisi ile tedavi gördü ve yaşamlarını yitirdi. 30’un üzerinde köyün içinden geçen Nizip Çayı’ndan artık hiç sulama yapılamıyor. Zamanında Nizip Çayı’ndan dolayı zengin bir tarımsal üretimi olan bölgede üretim ve hayvancılık bitmiş durumda.
Tüm bunların Sebebi de Gaziantep OSB’den Nizip Çayı’na bırakılan atıklar. Bu bir gerçek ve Sayın Nakıboğlu’nun açıklamaları ne yazık ki bu gerçeği değiştirmeyecektir.
Bölgede yaşayan insanlar, yaz ve kış evlerin pencerelerini, kapılarını açamıyorlar. Yani burada 16 yıldan bu yana tam bir dram ve katliam yaşanıyor.
Yıllardır bakanlar, milletvekilleri, valiler, kaymakamlar, belediye başkanları kısacası bizi yönetenler söz verdiler. Bize bugüne kadar hep söylenen, ‘Nizip Çayı eski doğal haline gelecek ve etrafı mesire alanına dönüştürülecek’ oldu. Ama aradan bir yıl değil, iki yıl değil tam 16 yıl geçmesine rağmen sorun hala çözülemedi.
Son olarak 2014 yerel seçimleri öncesi bölge insanından oy alamayacağını anlayan AKP Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Fatma Şahin, sorunu çözeceği sözünü verdi. Aradan neredeyse 1.5 yıl geçti ve insanlar hala umutla bekliyorlar.
Acı olan bir şey var. O da; sorunun kökten çözümü yerine geçici ve etkili olmayan çalışmalar yapılarak tabiri yerindeyse vatandaşın gazı alınıyor.
Yapılmak istenen şey ise akıllara ziyan.
Nizip Çayı’nın geçtiği güzergâh üzerinde 7-8 köy atlanarak, sadece Adaklı ve Salkım köyü içersinden geçen atık su ıslah edilmiyor, sadece kapalı devre boru içersinden geçiriliyor.
Peki, şiddetli bir yağış olduğunda ve yağmur suları taştığı zaman yine atık su dereden geçmeyecek mi?
Bunu da geçelim.
Bu su dereden akıp geçti ve Hancağız Barajı’na geldi. Buradan yapılan tarımsal sulamayla elde edilen meyve ve sebzeleri kime yedirteceğiz Sayın Nakıboğlu?
Adaklı ve Salkım köylerine geçici pansuman uygulanan ve 10 milyon TL para harcanarak GASKİ tarafından yapılan bu boru sistemine harcanan para bana göre sokağa atılmaktan başka bir şey değil.
Nizip çayının aktığı dere yatağının 10 metre üstüne döşenen borunun ne zemini inceleniyor ne de kaynak sularının akıbetinin ne olacağı düşünülmüyor.
Aralıklarla bırakılan ve iki boruyu birleştiren rögar kapakları sağlıklı yapılmadığı için de sızıntı ve kaçaklar çevreyi kirletmeye devam ediyor ve edecektir.
Tüm bu yaşananlara rağmen Sayan Nakıboğlu hala, ‘Gaziantep OSB en çevreci OSB’dir diyorsa…
Sayın Nakıboğlu’na bir tavsiyede bulunmak farz olacak…
Mesela, Sayın Nakıboğlu, Kızılhisar köyü yakınlarında oluşturduğu yeni yaşam bölgesi Antepia’nın benzeri bir projeyi de bizim köylerimizin bulunduğu bölgede hayata geçirebilir.
Havası, suyu temiz (!) bölgede yaptıracağı saray yavrusu villalarını milyon dolarlara satabilir.
Ya da şöyle bir şey de yapabilir.
Kendisine yine aynı bölgede bir bağ evi, çiftlik yaparak burada biraz vakit geçirebilir. Havasını soluyup, suyunu içebilir. Bahçesinde gül yetiştirip, meyve ağaçlarından meyve koparıp yiyebilir.
Sayın Nakıboğlu’ndan çok şey mi istedim?
Hayır.
Çünkü o bölgedeki köylerde yaşayan on binlerce insan bunu yapmaya, yani yaşamaya çalışıyorlar.
Bilmem anlatabildim mi?
Yorum Yazın