Organize Sanayi Bölgesi’nden bırakılan atık suların Nizip Çayı’nın geçtiği bölgeye verdiği tahribat ve yarattığı çevre sorunlarına kimlerin seyirci kaldığını bilmeyen, duymayan kalmamıştır.
Sorunun çözümü için geliştirilen sözde yöntemlerle bölgedeki yaşamın yok oluşuna seyirci kalınması gerçekten acı veriyor.
Bu anlamda, ilgili bürokratların da çözüm arayan yöneticileri yanlış veya doğru yönlendirmemeleri de ayrıca üzüyor insanı.
Nizip Çayı’nın Adaklı – Salkım Köyleri içinde kalan kısmındaki borulu sistem ıslah çalışmalarıyla kamu kaynaklarının nasıl boşa harcandığını görüyoruz. Burada yürütülen çalışma sorunun çözümüne katkı sağlamayacağı gibi bilimsel veri ve etütlere dayanmıyor.
Aslında bu tip ıslah çalışmalarının yapılmasındaki yetki ve sorumluluk her ne kadar Büyükşehir Belediyesi’ne verilmişse de konuyla ilgili uzmanlaşmış diğer kamu kurum ve kuruluşlar (DSİ, Çevre İl Müdürlükleri Vb.) ile koordineli olarak çalışılması sonuç alınması açısından daha faydalı olabilirdi.
OSB atık sularının yaratmış olduğu sorunları kökten çözmek yerine yöre halkının tepkilerini azaltmak ve bu tepkilerden siyasi zarar görmemek için pansuman çözümler üretmek yöre halkını uyutmaktan başka bir anlam taşımıyor ne yazık ki.
Yöre halkı, Ramazan Bayramı tatili boyunca Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’ndeki sanayi tesisleri çalışmadığından dere yatağından geçen suyun temiz ve berrak aktığını bu bayram tatilinde bir kez daha gördü.
Akan temiz suyun tatil bitiminde yine eski hale döndüğüne şahit oldu insanlar. Bu durum; Gaziantep OSB’deki arıtma tesisinin tam kapasite ile çalışması durumunda sorunun ortadan kalkacağını bir kez daha gözler önüne serdi aslında.
Yakın tarihe kadar 3 bin 500 kişilik nüfusa sahip olan Adaklı Köyü’nün nüfusu şuanda yaklaşık bin kişiye düşmüş durumda. Bölge köylerinde sivrisinek ve haşaratla mücadele için yetkililerin aklı estiğinde yapılan ilaçlamanın da yöntemi bana göre yanlış. Haftada bir araçla köyler dolaşılıyor ve sözüm ona ilaçlama yapılıyor. Bunun yolunun böyle olmadığını yaşayarak görüyor halk. Bataklık kökten kurutulmalı. Ayrıca ilaçlamanın daha etkili olması için havadan yapılmasının daha doğru olacağı kanaatindeyim. Kaldı ki, bayram tatilinde Büyükşehir Belediyesi ekiplerince bölgede yapılan ilaçlama sonrası Adaklı Köyü’nde yaşayan iki bayan soluduğu zehir nedeniyle hastanelik oldu.
İnsanlar, nefes alamıyor, yiyemiyor, içemiyor yaşayamıyor beyler!
Bölge köylerinden kaçan kaçana...
Herkes malını, mülkünü, geçmişini buralarda bırakarak zorunlu olarak göç ediyor bölgeden.
Sebebi ortada.
Birilerinin bu duruma ciddi anlamda ‘Dur’ demesi gerekiyor.
OSB’den başlayarak Hancağız Barajı’na kadar derenin katettiği güzergâh üzerinde Adaklı ve Salkım Köyleri zarar görüyormuş gibi sadece burada çalışma yapılması da işin bir başka ilginç tarafı.
İnsana ‘Diğer köylerin durumu ne olacak?’ diye sorarlar.
Eğer bu iki köy halkı seçim sandığını boykot edeceklerini deklare etmeseydiler bu borulu ıslah çalışması yine başlayacak mıydı?
İşin tamamen siyasi ve günü kurtarmak amaçlı olduğu açıkça görülüyor.
On binlerce dönüm tarım arazisini sulayan Hancağız Barajı’nın sanayi atıklarından dolayı nasıl kirlendiği, baraj rezervuarında çökelen bu atıkların hiçbir canlının yaşamasına imkân vermediği, aynı su ile sulanan tarım arazilerinin bir süre sonra nasıl çoraklaşacağını yöneticilerimizin görmeleri gerekir.
Geçtiğimiz yıllarda aynı atıkların sebep olduğu baraj gölü kirlenmesi neticesinde tabanda oluşan metan gazının baraj dip savak tehlike vanası bölümünde patlamaya sebep olması ve bu kazada DSİ görevlileri Ökkeş Güçlü ve Davut Hilmi Akın isimli iki teknik elemanın parçalanarak hayatlarını kaybettiklerini dün gibi hatırlıyoruz.
Merak ediyorum ve soruyorum.
Acaba yürütülen ve soruna çözüm olacağı ifade edilen bu sözde ıslah çalışmaları ile bundan sonra benzeri olayların yaşanmayacağının garantisini verebilecek olan var mı?
Fırat Nehri’nden milyarlarca lira harcama yapılarak pompalanacak temiz suyun Nizip Çayı ile kirlenen Hancağız Barajı’na akıtılarak kirletilmiş haliyle tarım arazilerine verilmesinin de mantığını anlamak mümkün değil.
Sonuç olarak;
Bu sorunun kökten halledilmesi OSB tarafından işletilen arıtma tesisinin bedeli ne olursa olsun tam kapasite ile çalıştırılarak dere yatağına nitelikli arıtılmış temiz suyun verilmesiyle mümkündür.
Bunun için de toplumun her kesiminin özellikle bu işin ekonomisinden faydalanan sanayici ve iş adamlarının ellerini taşın altına koyarak insani bir davranış göstermesini beklemek bu ülkenin geleceğini düşünen her vatandaşın hakkıdır.
Ve inanıyorum ki Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi’nde bölge halkını bu çıkmazdan kurtarmak için gerçek anlamda çaba gösterecek çok sayıda şerefli, namuslu, vicdanlı sanayici ve işadamımız var.
Bu sanayici ve işadamlarımızın bugüne kadar alınan vebalin altında kalmamak için daha fazla zaman kaybedeceklerini düşünmüyorum.
Ne dersiniz, yanılıyor muyum?
Bekleyip, görelim!
Yorum Yazın