2020’nin Mart ayında tanıştık koronavirüsle…
Sinsi düşman gibi bir anda içimize girdi. Tepe taklak oldu hayatımız.
Çin’in Wuhan kentinde 2019’un Aralık ayında ortaya çıktığında umursamadık, bize gelmez bizden uzak diye diye dibimize kadar geldi ve hala vurdumduymazlığa gittik. En sonun da içimize girdi yavaş yavaş tanışmaya başladık. Tüm dünyayı etkisi altına almasıyla birlikte, herkesin hayatı bir anda değişti.
Ve her şey ondan sonra başladı.
Neler değiştirmedi ki hayatımızda!
Hayatlarımız korona öncesi ve korona sonrası şeklinde ikiye ayrıldı.
Korona öncesi herkes ne kadarda özgürmüş meğerse, cennetin içindeymişiz ama olanların farkında değiliz.
Belli başlı programlarımız, yetiştireceğimiz bir hayat koşuşturmalarla geçen güzel bir yaşamımız varmış.
Ha birde pazartesi sendromumuz var, haftanın bitmesini iple çekmemiz, hafta sonu ise geldiğinde doya doya sevdiklerimizle beraber vakit geçirmemiz. Artık ne pazartesi sendromu var ne de saatlerce trafikte kalmamızı gerektiren bir durum.
Kafamızda deli sorular, neler yapmalı nasıl işin içinden çıkmalı, bu hastalık nasıl biter aşı bulundu mu bulunacak mı? Belirsizliklerle yaşamak ne kadar da zormuş! Nerde o hayat endişesine düştüğümüz günlerimiz çok özledik demi. Müthiş bir bilgi kirliliği beynimizi bulandırmaktan başka bir şey yapmıyor korona belası. Bu evrede öğrendiğimiz ilk şey, “her duyduğumuza inanmamak” oldu.
Alışkanlıklarımız!
Tokalaşmak, el sıkışmak, sarılmak gibi sıradan alışkanlıklarımızı bırakın yan yana yürümekten bile korkar olduk. Hayatımız ne kadar da değişmiş. Kısıtlamalarda yaşıyoruz. Dışarı çıkmak gibi bir özgürlüğümüz vardı lakin şimdi çıksak dahi insanların olmayacağı yerleri seçer olduk. Annemin bir lafı vardı bazen evde kös kös oturunca “hadi kalk kızım biraz insan içine karış” lafını o kadar çok özledim ki. Bu süreçte koronavirüs bize ilk olarak özgürlüğün ne kadar kıymetli olduğunu öğretti.
Alışkanlıklarımızın dışına yavaş yavaş çıkmaya başladık, belli kurallara uymaya çalıştık bunları yapmak zorundayız, peşimizde dolanan bir virüs var resmen savaş içindeyiz bununla savaşmak zorundayız. Tabi bu kurallara uyarken peki ya uymayanlar, hani şu virüs bize gelmez gözümüzü mü korkutacak diyenler nerde? Hala Koronaya kafa tutmaya devam mı, gördüğüm kadarıyla devam çünkü her geçen virüs yayılmaya devam ediyor, belli başlı kısıtlamalar oluyor, cezalar yazılıyor ama hala aynı tas aynı hamam.
Her şey değişiyor şu virüsün bizi etkisi altına almasına izin vermeyin! Korona pek çok şeyi değiştirdi. Bu değişimdeki en büyük pay “SAĞLIK”.
Sağlığın sadece bedensel/fiziksel değil, ruhsal, duygusal ve moral den de nasibini aldığının farkına o kadar çok vardık ki….
Kısacası “Her Şeyin Başı Sağlık” sözcüğü tarihin hiçbir döneminde bugünkü kadar insanlığın ortak hedefi olmadı.
Motivasyonunu yüksek tut!
“SAĞLIKLA KALIN”
Yorum Yazın