Değerli okurlar bu hafta bize ayrılan köşenin maksadının dışına çıkarak biraz Cüneyt Arkın hakkında birkaç kelam etmek isterim. Hukuk köşesinin maksadının dışına daha değerli bir maksat için çıkıyoruz. Yahu avukat bey koca Cüneyt Arkın’ı anlatmak size mi düştü diyenlere de saygım sonsuz.Bize de düşmez elbet. Zaten kuracağımız cümleler onu anlatmaya kifayetsiz kalacak. Ama çocukluğumuzun kahramanı be kardeşim. Benim gibi sıradan milyonlar için küçük bir ses de biz olalım. Bizim gibi hissedenlere olabildiğimizce tercüman olalım. Kimine göre kısa kimine göre uzun bir girizgahın ardından gönlümüzden düşenleri kağıda geçelim.
Malum olunduğu üzere 28 Haziran 2022 Salı günü asıl adıyla Fahrettin CÜREKLİBATIR, bildiğimiz adıyla Cüneyt ARKIN rahmeti rahmana kavuştu. Ruhu şad olsun, mekanı cennet olsun. Bu haberi görür görmez içim cız etti, gün boyu hüzünlü bir şekilde dolaştım. Koca Cüneyt Arkın bizim için bir güç simgesiydi. Onun da ölecek hali yoktu ya. Ama baki olan Allah. Elbet ona da hak gelip vaki olacaktı. Ne yazık ki bu yaz gününde gitti aramızdan. 1937 doğumlu kendisi. Yaklaşık 85 yaşında. Yaşı 85 ama bırakacağı etki yaşından çok fazla olacak, buna inanıyorum.
Cüneyt Arkın eğitimi hayatının baş köşesi yapmış bir insandır. Eğitime ve eğitimcilere saygısı o kadar büyüktür ki asıl ismi yerine kullandığı CÜNEYT ARKIN ismindeki ARKIN bir yayınevi ismidir. O kadar güzel ve acıklı bir hikaye ki. Malumunuz kendisi Tıp Fakültesi mezunu. Öğrenci iken yoksulluktan, imkansızlıktan kitap almaya gücü yok. O sırada kendisine kitap ödünç veren ( sonra da geri istememiş tabi ) ve eğitim hayatına katkıda bulunan kişinin sahip olduğu yayınevinin adı ARKIN yayınevi. Vefaya bakar mısınız Allah aşkına. Ayrıca eğitimi ne kadar önemseyip hayatının merkezi yaptığına. Sırf kendisine kitap verdiği için bunu hiç unutmamak adına yayınevinin adını kendi soyadı yapıyor. Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum diyen Hz.Ali nin bakış açısıyla bu hareketi yapan insanın bakış açısı arasında bir fark görmüyorum.
Filmlerinde eleştirilecek şeyler var mıdır bilmiyorum. O zamanın imkanları daha doğrusu imkansızlıkları içinde bana göre maksimumu vermiştir Cüneyt abimiz. Ortaya bir ruh koymuştur. Onun filmleri defalarca kez izlemiş olmama rağmen her defasında beni mutlu eder. Mesele de bu değil mi zaten. Sanatçının başarısı da bu değil mi ?
Cüneyt ağabeyimiz filmlerinde “……..Savulun Battal Gazi geliyor……” diye nara atarken aslında hepimizin göğsü şöyle kabarmıştır. Özene bezene bir yandan filmi izlerken bir yandan da şöyle şanlı mazimize, cesaretle yoğrulmuş köklü yapımıza da bir özlem duyarız. Atın üstünde kahramanlıklar yaptığımız, bir kişiyle kale fethettiğimiz, yığınla adamı bir çırpıda havaya fırlattığımız günlere. Çin’e uzaydan görülebilen seddi yaptırdığımız günlere kadar bir mazi taraması yaparız. Film icabı biraz abartı sahneler olabilir ama bir çoğu tarihimize yabancı şeyler değil inanın. Bu sebeple Cüneyt Arkın zamanında kimsenin yapmadığını yapmıştır, tarih bilincimize ve kültürümüze olan özsaygımızı artırmıştır. Hep eleştiririz,elin Amerikalısının mazisi bile yok kendisini her yerde kahraman gösterir, bizim bu kadar şanlı mazimiz var hiçbir şey yapmıyoruz diye. Hayır aslında imkansızlıklarla dolu zorlu şartlarda bu konuda Cüneyt abi üstüne düşeni yapmıştır bana göre.
Bu büyük sanatçımıza bir programda soruyorlar. İçinizde kalan en büyük ukte nedir, var mıdır bir şey ? Cevap o kadar sıcak o kadar samimi ki. Cevap özetle şu; “……ben ata çok iyi binerim, isterdim ki gelinimi de ( yani eşi olacak kişi için ) beyaz yağız bir atın, yelesi uzun bir atın üzerine koyayım, ben de onun yanında gene yelesi uzun beyaz yağız bir ata bineyim, türküler içerisinde tören içerisinde atları böyle özgürlüğe mutluluğa sevgi ile koşturalım diye düşünmüştüm,yapamadım ama çocuklarıma yapacağım…………”
Çocuklarına yapabildi mi bilmiyorum, umarım yapmıştır. Dövüş sanatlarında usta, kaleleri tek başına fetheden, bir bakışıyla etrafına korku salan bir adamın naifliğine bakın. Şu hayaldeki sıcaklık ve samimiyet sanatçı ruhuna ne kadar da yakışıyor.
Anlatılacak yönleri çok efendim. Ama değinmeden geçemeyeceğim. Ne yakışıklı bir adamdı be. Allah vergisi bir karizması vardı. Gözler renkli saçlar havalı. Heybetliydi. Düşmana korku dosta güven veren dik bir duruşu vardı. Adeta güç timsaliydi. Aslan gibi bir adamdı. Hem de tam bir aile babasıydı. Çocuklarını ,ki Allah uzun ömürler versin koca adamlar olmuşlar,hala yanlarından ayırmadığına şahit oluyorduk. Hep o sıcak aile görüntüsünü bizlere çok güzel sundu.
Cüneyt Arkın bizlere çok güzel duygular yaşattı ve aramızdan göçtü gitti. Uzun bir önem unutulmayacak .En azından unutmayacak birkaç nesli arkasında bırakabildi. Başkaları gibi mal mülk yığmakla hayatını boş şeylere adamakla geçirmedi. Kendi nezaketinden dolayı yatırım işlerine heves etmedim, bu konuda beceriksizim dese de hiçbir zaman bunlar için yaşamadığından böyle. Öncelikleri eğitim, kültür, aile ve sanat olduğundan.
Örnek kişilik, saygıdeğer kalıcı işler.
Seni unutmayacağız çocukluğumuzun kahramanı Koca Cüneyt Arkın! Ruhu şad olsun, mekanı cennet olsun. Saygılarımla…
Yorum Yazın