Bugün bir kafeteryada otururken, bir grup insan yan masaya gelip oturdular.
Birisi diğerine ‘başkanım’ diye hitap ediyordu.
İstemeden de olsa kulak misafiri olunca siyaset ile ilgilendiklerini anladım. Birisi Gaziantep’teki Kürt partisinden (!) Celal Doğan’ın adaylığını, diğeri AK Parti’den milletin usandığını, ancak kendi adaylarını da kimsenin sevmediğini, siyasetin tıkandığından bahsediyordu.
Hatta Demirtaş’a sempatiyle baktıklarını fark ettim ve konuşmalar sonucunda MHP’li olduklarını anladım.
İrkildim.
Nasıl MHP ile HDP aynı çizgiye gelir diye de kendime sordum. Tabii AK Parti’ye karşı ‘düşmanımın düşmanı dostumdur’ felsefesi öne çıkıyor ama alt kademelerdeki bu insanların nasıl bu hale geldiklerini de anlayabilmiş değilim.
Hadi diyelim üsttekiler kaset vs ile paralel ile iş birliği yapıyor, üst akılın iradesiyle hareket ediyor, bir proje çerçevesinde hareket ediyor, iktidar olmayı 42 yıl sonrasına bırakıyor, ancak şimdilik AK Parti olmasında ne olursa olsun diye vatanı kaosa sürüklemeyi kabul ediyor ama aklıselim olan taban bunu nasıl kabul ediyor…
HDP ‘yi nasıl içine sindirir anlamadım.
CHP lideri ise memleket meselelerine hakim değil. 3 ay önce et ve süt ürünleri kurumuna dönüştürülen Et-Balık Kurumu’nu et-süt ürünleri kurumuna dönüştüreceğim diye mitinglerde konuşan, ‘Türkiye’yi merkez lojistik ülke yapacağım’ deyip 3.havalimanına karşı duran ve halkın değerlerinden uzak bir lider!
15 yıl önce hatta daha önceleri özellikle, 2001 yılındaki kriz, 70 sente muhtaç olduğumuz dönemler, yağ, benzin, ampul, sigara, hastane, eczane kuyruklarında bu millet az mı çile doldurdu. Bunların hepsi koalisyon dönemleri idi. Bankalar yandaşlara hortumlanırken özellikle devlet bankaları görev zararı altında içleri bu dönemlerde boşaltılmadı mı?
Bakanlıklar arasındaki koordinasyonsuzluk, 18 aylık hükümet süreleri, özel muayenehaneye gitmeden hastaneye alınmama, ağır sanayi diye diye hafifini dahi yapamadığımız, sanayi hamlelerini yapamadığımız, silik bir dış politika yaptığımız, Haliç’in pis kokusu, Tuzla’nın deri kokusu ve en önemlisi kendine güvenmeyen bir millet’in olması, hep bu koalisyon dönemine ait değil mi?
O günlere dönmeyi hangi vatansever, hangi milliyetçi ister.
Hangi vatan evladı eli kanlı, bebek katili, Kürtlerin öldürülmesinden zevk alan bir partinin mensuplarını ülke yönetiminin başında görmek ister.
Soruyorum…
Evet, AK Parti’ye kızgınız.
Neden?
Çünkü mecliste aklanan bakanlar vicdanlarda aklanmadı. AK Parti bünyesi aynı ANAP gibi özellikle son döneminde kirlenmeye başladı. Arsa rantiyesi, usulsüzlükler, yolsuzluklar. Bunlardan üst yöneticiler haberdar mı idi bilmiyorum.
Ancak bu dönemde bu kirli menfaat gruplarını temizlemek zorunda diye beklentiye girdik. Fakat yeterli temizlik yapılamadığı gibi, aday adaylarından da çok kıymetli insanlar harcandı. Tahriklere kapılarak üslup sıkıntısı yaşadılar, bu nedenle de toplumu gerdiler.
Bütün bunlara rağmen sevabı günahından çok diye düşünüyorum. Bu bir zamanlar Gaziantep’te belediye başkanlığı yapan birisi için “adam götürüyor ama şehre de bir şeyler yaptı” bakış açısıyla demiyorum, ancak geriye dönüp baktığımızda (ki bence Türkiye’nin en büyük sorunu) iyi bir muhalefetin olmayışı nedeniyledir.
Allah bile kulunu hesaba çekerken günahı ve sevabını tartar hangisi ağırsa o tarafa gönderir. Cennetse de, cehennemse de. Ben olaya ehven-i şer olarak bakıyorum.
Sevapları arasında sağlıkta dünya da söz sahibi olduk. Birçok alanda dünya ölçeğinde sıralamalara girdik. Demirel 1992 hedefin i yüzde 40 enflasyon diye açıklamıştı, şimdi yüzde 8-9’larda gidiyor.
Ulaşım, eğitimde 70-80 yılda yapılamayanlar yapıldı. Başörtüsü sorunu gitti. Çözüm süreci ilerliyor, asgari ücret alım gücü koalisyon yıllarına göre yüzde 97 arttı. İhracat 220 milyar dolarlardan 800’lü rakamlara çıktı. Milli gelir 2 bin 500 dolardan 10 bin dolarlara çıktı, gelir dağılımı kısmen tabana yayıldı. Faiz lobisinin enflasyondan nemalanması engellendi, gerçek manada yatırımla para kazanılmaya başlandı.
Tüm bunlar güzel şeyler ve istikrar neticesi olmuştur.
Ama yine de yukarıdaki nedenlerden dolayı kızgınız!
Sokaktaki insanlar AK Parti’ye bir ders vermek istiyor!
Ancak vatan ve millet sevgisi, koalisyonlardan çektiğimiz olumsuzluklar ve üst akıl tarafından yönetilen paralel yapı-CHP-MHP ve HDP cephesi, buna engel oluyor.
Yani vatandaş AK Parti’ye oyu AK Parti fanatizmi nedeni ile değil veya AK Parti sütten çıkmış AK kaşık olduğu için değil vatan sevgisinden dolayı, koalisyon istemediği için verecek.
Fakat AK Parti, bu verilen oyların kıymetini bilmeli ve kendine çekidüzen verip, içindeki habis tümörleri temizlemelidir.
Yorum Yazın