Miras dedin mi birinin bir hayatından geriye kalan her şey işin içine girer. Koca hayat işin içine girdi mi bu işin davası da makalesi de köşe yazısı da uzun oluyor. Yazımız o sebeple biraz zaman alacak. Ancak gaye faydalı olmak, güzel bilgiler öğrenmek de bazen zaman alır. Sürçü lisan edersek affola.
Dünyada başa gelebilecek en güzel şey hayırlı evlat, en zorlusu da hayırsız evlat. Atsan atamazsın, satsan satamazsın, ne yapsa sevmekten usanmazsın ama o hayırsızlıktan geri durmaz. Son bir şans daha verirsin, o şansı yine değerlendirmez. Aslında defalarca kez son şans tanırsın. Olmaz. Son çareler de fayda vermez. Artık bir noktadan sonra gözden çıkarma olur. Senin gibi evlat olmaz olaydı cümleleriyle birlikte tüm yaptıklarına da bir karşılık olsun diye mirasçılıktan çıkarma işlemi yapanlar da olur.
Mirasçılıktan çıkarılabilir denilen durumları açıklamadan önce genel olarak Türk Hukukunun miras bırakanın mirasını korumaya yönelik düzenlemeler içerdiğini belirtmek gerekir. Nitekim miras bırakan mirasçılar arasında eşit davranmayıp ölümünden önce mirası hakkaniyetsiz dağıtabilmesi söz konusudur. Bu noktada kanun koyucu miras bırakana mal senin istediğini de yapabilirsin, istediğine miras bırak, istediğine bağışla istediğini mirasçılığından çıkar gibi sınırsız bir hareket alanı bırakmamıştır. Bu noktada öncelikle miras bırakan kişinin sınırları nedir konusuna değinmek lazım.
Mirasta Saklı Pay- Tasarruf Nisabı
Yukarıda kısmen de değindiğimiz üzere miras bırakan sınırsız bir hareket alanına sahip değildir. Ölümünden önce yapacağı gerek karşılıksız kazandırmalar da gerekse de ölüme bağlı tasarruflarda ( vasiyet düzenlemek gibi ) tasarruf edebileceği hesaba/orana tasarruf nisabı denilir. Kanundaki ifadesine bakacak olursak ;
Türk Medeni Kanuni
Madde 505– (Değişik birinci fıkra: 4/5/2007-5650/1 md.) Mirasçı olarak altsoyu, ana ve babası veya eşi bulunan miras bırakan, mirasının saklı paylar dışında kalan kısmında ölüme bağlı tasarrufta bulunabilir.
Bu mirasçılardan hiç biri yoksa, mirasbırakan mirasının tamamında tasarruf edebilir. ……”
Kanun istisna tutulan haller dışında miras bırakanın mirasçılara haksızlık yapması engellemek amacıyla mirasçıların en azından kanuni hak edişlerini belli oranlarda korumak için saklı pay düzenlemesini de yaptığı görülmektedir. Kanuni düzenlemeye bakacak olursak ;
Madde 506- Saklı pay aşağıdaki oranlardan ibarettir:
Altsoy için yasal miras payının yarısı,
Ana ve babadan her biri için yasal miras payının dörtte biri,
(Mülga: 4/5/2007-5650/2 md.)
Sağ kalan eş için, altsoy veya ana ve baba zümresiyle birlikte mirasçı olması hâlinde yasal miras payının tamamı, diğer hâllerde yasal miras payının dörtte üçü.
Görüleceği üzere kanun koyucu miras bırakana yapacağı karşılıksız kazandırmalarda yahut ölüme bağlı tasarruflarda saklı payı oranlarını koruyarak işlem yapması hususunda imkan tanımıştır. Saklı payın ihlal edilmesi halinde sonradan ilgili mirasçılar dava açarak haklarını talep edebileceklerdir.
Peki ya miras bırakan bazı mirasçılarını veya tamamını mirasından çıkarmak istiyorsa ? Mirasçılarının kendisinden hiçbir şey almasını istemeyen kişi ne yapabilir ?
Kanunda yukarıda değindiğimiz üzere miras bırakanın sınırsız bir hareket alanı yoktur. Ancak bazen öyle durumlar vardır ki mirasçının miras hakkı kendiliğinden sona erer , bazı durumlar da vardır ki miras bırakanın mirasçısını mirasından çıkarma hakkı tanır, bu durumlarda kanun miras bırakanın iradesine saygı duymuştur.
O halde karşımıza iki durum çıkmaktadır.
İlki mirastan yoksunluk halleri diğeri de mirasçılıktan çıkarma yani mirastan ıskat. Başlıklar halinde incelersek ;
1.Mirastan Yoksunluk Halleri
Öyle haller vardır ki miras bırakanın mirasçılıktan çıkarmasına bile gerek olmadan kanun bu kişilerin mirasçılığını ortadan kaldırmıştır. Şartları gerçekleştiği zaman kendiliğinden bu kişiler mirastan mahrum kalır. Kanundaki düzenlemeye bakacak olursak ;
Türk Medeni Kanunu Madde 578–
“……..Aşağıdaki kimseler, mirasçı olamayacakları gibi; ölüme bağlı tasarrufla herhangi bir hak da edinemezler:
Miras bırakanı kasten ve hukuka aykırı olarak öldüren veya öldürmeye teşebbüs edenler, ( görüldüğü üzere miras bırakanının canına kasteden veya teşebbüs edeni miras bırakanın artık ölümüyle bir menfaat de elde etmesinin kanun önüne geçmektedir, bir nevi bu kişinin cezası maddi olarak bu kanunla verilmiştir , elbette ceza kanunu kapsamında ayrıca cezalara da çarptırılacaktır)
- Mirasbırakanı kasten ve hukuka aykırı olarak sürekli şekilde ölüme bağlı tasarruf yapamayacak duruma getirenler,
- Mirasbırakanın ölüme bağlı bir tasarruf yapmasını veya böyle bir tasarruftan dönmesini aldatma, zorlama veya korkutma yoluyla sağlayanlar ve engelleyenler,
- Mirasbırakanın artık yeniden yapamayacağı bir durumda ve zamanda ölüme bağlı bir tasarrufu kasten ve hukuka aykırı olarak ortadan kaldıranlar veya bozanlar.
Mirastan yoksunluk, mirasbırakanın affıyla ortadan kalkar……..”
Yukarıda sayılan haller bu eylemlerde bulunan kişileri kendiliğinden mirasçılık sıfatlarını ortadan kaldıran durumlardır. Bu durumlar yalnızca belirtilen eylemi işleyen kişi için geçerlidir. Onun alt soyunu etkilemez. Nitekim bu düzenleme bir tür cezalandırma amacı güden bir düzenleme olması sebebiyle yalnızca ilgili kişiyi etkilemektedir. Ayrıca bu olaylar sebebiyle miras bırakan kişi ilgili mirasçısını affederse bu kişi tekrardan mirasçı sayılmaktadır.
2.Mirasçılıktan Çıkarma- Mirastan Iskat
Yazımızın ana teması olan kısma gelmiş bulunmaktayız. Kişinin kendi iradesi ile mirasçısını ya da mirasçılarını mirasçılıktan çıkarma imkanı kanunda yine belirli ve sınırlı sayıda tanınmış bir imkandır. Belirlenen haller dışında kişi tercihe bağlı olarak mirasçılıktan çıkarma işlemi yapamaz. Çünkü böyle sınırsız bir hareket alanı tanınırsa bu sefer mirasçılar arasında kayırmalara, haksızlıklara ve adaletsizliğe yol açabilecektir. Konu hakkındaki kanuni düzenleme Türk Medeni Kanunu 510.maddede Bu konuyu soru cevap ile işleyelim.
Kimler Mirasçılıktan Çıkarılabilir ?
Yalnızca saklı pay hakkı olan mirasçılar mirasçılıktan çıkarılabilmektedir. Yani eş, çocuklar, anne ve baba belirli haller varsa mirasçılıktan çıkarılabilir.
Hangi Hallerde Mirasçılıktan Çıkarmak Mümkündür ?
Üç durumda mirasçılıktan çıkarmak mümkündür. Bunlardan ilk ikisi karşılığında maddi bir külfet ödemeden yapılan mirasçılıktan çıkarmak işlemidir. Sonuncusu ise miras bırakanın bir ödeme yaparak yaptığı mirasçılıktan çıkarma işlemidir. Yazımızda İlk ikisini açıklayacağız. Başlayalım ;
–Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın yakınlarından birine karşı ağır bir suç işlemişse,
( burada geçen ağır suçtan kasıt mutlaka öldürmek, yaralamak gibi boyutlarda olması gerekmemektedir, somut olayın özelliklerine göre ağır suç işlenip işlenmediği genelde yargı tarafından belirlenmektedir. Örnek vermek gerekirse Yargıtay 2.Hukuk Dairesi ölümle tehdit etmek eylemini de ağır suç kabul etmiştir )
– Mirasçı, mirasbırakana veya mirasbırakanın ailesi üyelerine karşı aile hukukundan doğan yükümlülüklerini önemli ölçüde yerine getirmemişse
( hayırsız evlat burada karşımıza çıkar )
Bu kısma özel olarak değinmek gerekir. Kanun koyucunun aile olgusuna ne kadar önem verdiğinin bir göstergesi de bu düzenlemedir. Anayasasında Türk Toplumunun temeline aileyi oturtan kanun koyucu Medeni Kanununda da aile hukukundan doğan yükümlülüğü ihlal edeni yine adeta cezalandırmaktadır. Ancak burada kendiliğinden kişi mirasçılıktan çıkmaz. Bunun için miras bırakan kişinin mirasçılıktan çıkarma işlemi yapması gerekmektedir. Kanun miras bırakana adeta hayatın boyunca yanında olmayan mirasçına sen ölünce de senden kalanlar onun yanında olmasın, işte sana imkan demiştir. Hatta konuya ilişkin açıklayıcı olması bakımından emsal karar da verelim
Yargıtay 3. Hukuk Dairesi 2019/5571 E. 2021/471 K. sayılı kararı
“…… somut olaya bakıldığında; mirasbırakanın, vasiyetnameler ile kendisi ile annesinin rızası dışında evi terk ettiği, dönmesi için haber gönderilmesine rağmen gelmediği, tanımadıkları birisi ile kendisine ve annesine haber vermeden evlendiği, ağır hastalığa yakalanmasına ve haber gönderilmesine rağmen bakmayacağını, ilgilenmeyeceğini, eve gelmeyeceğini bildirdiği; bayramlarda ve diğer önemli günlerde yıllar boyu eve uğramadığı, telefonla aramadığı; boşandığı eşi ile birlikte nikahsız olarak yaşadığı, son dönemde yapılan rica ve minnetler ile zoraki eve geldiği ancak ilgilenmediği yabancı biri gibi davrandığı; “yatacak mezar yeri var mı bu adamın” dediği; kiracılara özel hayatları ve geçmiş ile ilgili birtakım şeyler anlattığı, anne babasının kötü insanlar olduğunu söylediği, bu sebeple davacının ailevi görevlerini ağır bir şekilde ihlal ettiği gerekçesiyle, mirasçılıktan çıkardığı görülmektedir. ………. kısaca davacının anne ve babası olan mirasbırakana karşı mükellef olduğu aile hukukundan doğan yükümlülüklerini büyük ve kusurlu davranışlarla yerine getirmediği gözetilerek karar verilmesi gerekirken; yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir………”
Görüleceği üzere yargıtay adeta hayırsız evladın nasıl olduğunun portresini çizmiş ve miras bırakanına böyle davranmış bir kişi de mirasçılıktan çıkarılabilir demiştir.
Son mirasçılıktan çıkarma durumu ise borç ödemeden aciz sebebiyle mirasçılıktan çıkarma durumudur ki bu konuyu başka bir yazımızda izah edelim. Ana temadan uzaklaşmamak adına ve yazı daha da uzamaması için şimdilik buna değinmiyoruz.
Görüleceği üzere 3 ihtimalde gerçekleşebilen mirasçılıktan çıkarma konusunu tamamlamış bulunmaktayız. Miras için değil, iyi insan olmak için, ailenin değerini bilmek ve korumak için hayırlı evlat olmaya bakmak lazım. Bize sorarsanız miras için iyi bir evlat görüntüsü veren de aslında hayırsız evlattır. Ancak tabi ki bu hukuki değil yalnızca vicdani bir değerlendirmedir. Mal mülk gelip geçici, elden ele dolaşan bir yük. Mal da yalan mülk de yalan var biraz da sen oyalan….Cümle aleme göz aydınlığı olacak hayırlı evlatlar dilerim. Saygılarımla…
Yorum Yazın