Gördüğünüz bu tabloyu kaçımız biliyoruz?
Peki ya böyle bir tabloya bakınca ne hissediyorsunuz?
Durun tahmin edeyim; tahrik edici, utanmaz kadın, yaşlı moruk yada vay utanmazlar vs. bunlar mı aklınızdan geçiyor?
Çoğumuz imrenerek bakarken çoğumuzda iğrenerek mi bakıyoruz?
Sadece gördüğümüz mü yoksa tam olarak ne anlatmak istediğine mi yoğunlaşmamız lazım?
Ne okursanız yada anlarsanız o'sunuz...
Bakış açımız bizi anlatır, baktığımız şeyler değil.
Önce şu ön yargımızı yok edelim! Yoksa hep aynı zihniyette kalacağız…
Ön yargılarımız bizim için her zaman bir tümsektir, takılmadan düşmeden o tümsekten ilerleyemeyiz, ya ahlarız ya vahlarız bunlar neden bir engel olsun ki her şeye güzel bakmak varken neden tümseklere takılalım. Gelin şu ön yargılarımıza tamamen temiz bir pencereden bakalım.
"Güzel bakan güzel görür, güzel gören ,güzel düşünür, güzel düşünen hayattan lezzet alır''. Hz. Mevlana’nın bu sözü nasılda güzel anlatmış ön yargımızı.
Demem o ki önce şu tabloya bakarken güzel bakın, güzel düşünün çünkü her şey göründüğü gibi değildir.
Eğer güzel baktıysak şimdi o güzelim tablonun hikayesine okuyalım.
CİMON ve PERO’nun Hikayesi
Zengin bir kumaş tüccarı olan Cimon, ortağının yalan beyanları ile o dönem çokça uygulanan bir ceza olan açlık zindanına atılır. Bu zindanlarda insanlar günlerce aç bırakılarak ölüme mahkum edilirdi.
Aç kalarak ölüme mahkum edilen Cimon’un kızı Pero, sürekli gardiyanlara yalvararak babasını görmeye gelmektedir. Yaklaşık yarım saatlik bu görüşmeler rutinleşir. Pero birkaç gün sonraki gelişinde yanında yeni doğan çocuğunu da getirmiştir.
Babası ile konuşurken ağlayan bebeği susturmak için bir göğsünü açar ve çocuğu emzirmeye başlar. İşte o an aklına babasının hayatını kurtaracak olan fikir gelir. O günden sonra Pero düzenli olarak her gün babasını ziyarete gelir.
Aradan birkaç hafta geçmesine rağmen yaşlı adam hala ölmemiştir, ve bu hapishane yetkililerin de dikkatini çeker. Aradan uzunca bir süre daha geçer ve Simon hala hayattadır. Bunun üzerine Kral, Simon ve Pero’nun görüşmelerinin gizlice izlenmesini ister.
Gardiyanlardan biri gizlice Simon ve Pero’nun görüşmesini izler, ve gördüklerini de krala anlatır. Duyduklarıyla şaşkına dönen Kral, Pero’nun yaptığı bu fedakarlık karşısında kayıtsız kalamaz ve Simon’un serbest bırakılması emrini verir.
Gardiyanın gördüğü şudur; Pero babasını ziyarete geldiği her gün açlığa mahkum edilmiş olan ve yiyecek hiçbir şey verilmeyen babasını tıpkı çocuğunu emzirir gibi emzirmekte ve açlıktan ölmesine mani olmaktadır…
Ön yargılarımız bizim için birer kutu olsun, eğer ki farklı düşünecek olursak ön yargımızı o kutuya hapsedelim ki güzel düşüncelerimizin önü kesilmesin.
Her şey gönlümüzce olsun.
Bu güzel hikayeyi siz değerli okurlarımlada paylaşmak istedim.
Yorum Yazın