Korona virüs vakasıyla başlayan değişimler dünya geneli olduğu gibi ülkemizde de yaşanıyor. Küresel ısınmanın tetiklediği iklim değişikliğinden dolayı yeterli verim alınmayanca dünyada gıda sıkıntısı baş göstermeye başladı. Dünya otomotiv sektörü başta olmak üzere yaşanan sıkıntılara gıda da eklendi. Dünya ülkeleri önümüzdeki yılında kurak geçebileceğini ve yeterli gıda maddesi üretimi olmayacağı öngörünce bu yılki ürünleri stoklamaya başladı. Gıda da stoklanmayla birlikte ürünlerin fiyatları dolar kurunda bile iki kat arttı. Ülkemizde ise durum daha da kötü dolar zammının üstüne birde kur farkı eklenince fiyatlar nerdeyse üç kat oldu. Marketlerde bile ürün tedariklerinde problemler yaşanmaya başlandı. Bazı ürünlerin satışları belli bir sayı ile sınırlandırılıyor.
ÜLKEMİZDE MALİYETLER YÜKSEK
Hammadde de dışa bağımlı olan Türkiye, döviz kurunun aşırı yükselmesiyle birlikte ürün üretiminde problemler yaşamaya başladı. Gübre fiyatlarının üç kat olmasıyla birlikte tarlalar ekilemez hale geldi. Çiftçi artan maliyetler karşısında zarar etmemek için üretim yapamaz hale geldi ve birçok ürün dışardan ithal edilmeye başlandı. Besicilikte ise yem fiyatlarının artmasıyla birlikte hayvanlar kesimhanelere gönderiliyor. Şartlar bu şekilde devam ederse 2022 yılında gıda bulmada büyük sorunlar yaşanacaktır. Besiciliğin azalmasıyla birlikte hayvansal ürünlere önümüzdeki yıl içerisinde büyük zamlar gelecektir. Biz şimdiden uyarımızı yapalım ve yöneticiler ile halkımız ona göre tedbirlerini alsınlar.
AVRUPA İLE KIYASLANMA YAPILMAZ
Bazı kesimler fiyat analizi yaparken Avrupa ülkelerini baz almaktadır. Örneğin İspanya’da benzinin litresi 1,5 euro ile satılıyormuş ve ülkemizde bu rakam yaklaşık 17 liraya denk geliyormuş ve ülkemizde ise benzinin litresi 8,5 liradan satıldığı için ucuzmuş. Bir ürünün ucuzluğunu alım gücü belirler. Avrupa ülkelerinde asgari ücretli yaklaşık 980 litre benzin alım gücü varken ülkemizde ise bu oran 330 litreye denk gelmektedir. Alım gücünde üç kat fark vardır. Gıda ürünlerinde durum aynı şekilde olup, burada esas olan fiyat dengesinde alım gücünün ne miktarda olduğudur. Yani Avrupa’da yaşayan birinin Türkiye’de gelip aracının deposunu doldurması beni ilgilendirmez, ne zaman ben gidip Avrupa’da aracımın deposunu doldurursan o zaman alım gücünün yükseldiğini anlarım. Almanya-Fransa-Hollanda gibi Avrupa ülkelerinde yaşayan ve ortalama bin 800 Euro ücret alan birisi o ücretle yaşantısını normal bir şekilde devam ettirir, ancak o kişi bir aylığıyla ülkemize gelirse 20 bin lira gibi bir ücrete tekabül eder ve buda ülkemizde iyi ücrettir. Peki ülkemizde asgari ücretin bırakın normal bir devlet memuru maaşı olan 5 bin lira bir ücret alan birisi Avrupa ülkesine giderse 450 Euro ile ne yapabilir?
Yorum Yazın