Gaziantep Özel Kemal Bayındır Hastanesi teknolojik gelişmeleri yakından takip ederek, kentin ve bölgenin en çok tercih edilen hastanesi olmaya devam ederken, her kesimden de tam not alıyor. İnsan sağlığını her şeyin üzerinde tutan, gelişen teknolojik imkânları takip etmesinin yanı sıra uzman hekim kadrosu ve güler yüzlü personeli ile insan sağlığının emin ellerde olduğunu gösteriyor.
2011 yılında hizmet vermeye başlayan Özel Kemal Bayındır Hastanesi her geçen gün kendini yenilemekle birlikte 93 yatak kapasitesi ve önemli tüm branşlar ile bünyesinde bulunan bölümlere eklediği güçlü hekim kadrolarıyla göz dolduruyor. Özel Kemal Bayındır Hastanesi alanında başarılı uzman hekimleri ile hasta memnuniyetini ön planda tutan gelişen tıp teknolojilerini takip ederek, dünya standartlarında uygun hizmet üretmektedir. 2011 yılında hizmet vermeye başlayan Özel Kemal Bayındır Hastanesi her geçen gün kendini yenilemek ve geliştirmekle birlikte yeni bir yönetim ve yeni bir vizyon ile yoluna devam ederken, 93 adet yatak kapasitesi acil servis, Anestezi ve Reanimasyon Algoloji (Ağrı), Beyin ve Sinir Cerrahisi, Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları, Dahiliye, Erişkin Yoğun Bakım, Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik Mikrobiyoloji, Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon, Genel Cerrahi, Göğüs Hastalıkları, Kadın Hastalıkları ve Doğum, Kardiyoloji, Kulak Burun Boğaz, Nöroloji, Cildiye, Ortopedi ve Travmatoloji, Üroloji, Radyoloji, Merkez Laboratuvar, Yeni Doğan Yoğun Bakım, Beslenme ve Diyetetik bölümleri ile göz dolduran hizmetler vermektedir.
''AMACIMIZA HİZMET EDİYORUZ''
Özel Kemal Bayındır Hastanesi Yönetim Kurulu Başkanı ve Kadın ve Doğum Hastalıkları Uzmanı Doktor Kemal Bayındır Memo News dergisinin sorularını yanıtlarken, aynı zamanda hastanesi ile ilgili yenilikleri ve tedavi yöntemlerini anlattı. Tecrübe ve deneyimi ile her kesimin taktirinin kazanan Doktor Kemal Bayındır daima tercih edilen ve insan sağlığını her şeyin üzerinde tutan bir sağlık kuruluşu olmayı hedeflediklerini söyledi.
KALÇA ÇIKIĞI ÖNLENEBİLİR Mİ?
Özel Kemal Bayındır Hastanesi'nin tecrübeli hekimlerinden Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Raci Yarımpabuç, kalça çıkığı ile ilgili merak edilenleri anlattı.
Yarımpapuç, kalça çıkığının fark edilmediğinde sorun yaratabilen hastalıklardan olduğunu ifade ederek erken tanının tedaviyi kolaylaştırdığını söyledi. Hastalığın risk faktörlerini anlatan ve bebeklik dönemlerinde basit yöntemlerle önlenebileceğini vurgulayan Op. Dr. Raci Yarımpabuç, ''Kalça çıkığı, fark edilmediğinde hastanın hayatı boyunca sorun yaratabilen hastalıklardandır. Oluşma ihtimali kısmen azaltılabilen bir hastalıktır. Erken tanı, tedaviyi kolaylaştırmakta, tedavi süresini kısaltmakta, kalıcı ve ilerleyici sakatlığın oluşmasını azaltmaktadır. Risk altındaki çocuklar; yakın ve sıkı takip altında alınarak hastalığın ağırlaşması önlenebilir. Risk faktörleri ise, ailede benzer hastalık olması vücudunda ek bir ortopedik hastalığı olanlar; çarpık ayak, boyun eğriliği, bacak kısalığı gibi durumlardır. Makat doğumlar, sezaryen doğumlar ilk gebeliğin kız cinsiyeti olması da görülme riskini arttırmaktadır. Kalça çıkığı oluşma riskini arttıran en önemli dış etken; kundak alışkanlığıdır. Her kundaklanan bebekte kalça çıkığı oluşmaz. Ancak, özellikle risk altındaki bebeklerde kalça çıkığı oluşma riskini arttırıp tedaviyi daha da zor hale getirmektedir. Kalça çıkığı tedavisi ise, tanı koyulma yaşı ve çıkığın o anda ki derecesine göre değişmektedir. Bebeklik döneminde basit önlemlerle engellenebilen bu hastalık, yürüme yaşına geldiğinde ise; yerini zorlu ameliyatlara bırakır. Özellikle risk faktörlerini taşıyan bebekler başta olmak üzere yine hiçbir bebeğe kısa süreli de olsa kundak yapılmamasını öneriyoruz'' diye konuştu.
KÖK HÜCRE TEDAVİSİNDE YENİ DÖNEM
Özel Kemal Bayındır Hastanesi hekimlerinden Op. Dr. Teyfik Karaboyun ise, Kök Hücre Tedavisi ile ilgili önemli bilgiler vererek, yeni bir tedavi yönteminin başladığını duyurdu.
Karaboyun, bu tedavi yönteminin kişinin kendi doğal hücreleri ile eklem dokularını onarıp, yenileyebilme dönemi olduğunu ifade etti.
Teyfik Karaboyun,'' Kök hücre tedavisi, kemik kas eklem sağlığında yeni bir tedavi dönemini başlatmıştır. Kişinin kendi doğal hücreleri ile eklem ve dokularını onarıp, yenileyebilme dönemi. Kök hücre nedir? Kök hücreler, bedenimizdeki tüm hücrelerin kaynağıdır. Bunlar vücudumuzdaki bütün dokuları ve organları oluşturan ana hücrelerdir. Henüz farklılaşmamış olan bu hücrelerin iki çok önemli özelliği vardır. Bunlardan birincisi sınırsız bölünebilme ve kendini yenileme. İkincisi ise, değişik organ ve dokulara dönüşebilme yeteneğidir. Vücudumuzda pek çok dokuda gizli bulunan kök hücrelerden en zengin doku kemik iliği ve yağ dokusudur. Günümüzdeki teknolojik gelişmeler bu hücrelerin yoğun bir şekilde elde edilmesini ve vücutta yerleştirildikleri bölgedeki dokunun özelliklerine sahip hücrelere dönüşebilmesini sağlamaktadır. Uygun ortamda kök hücreler herhangi başka bir hücreye dönüşebilirler. Kalp, akciğer, sinir, böbrek, kemik veya kıkırdak hücresi gibi. Tüm dokular ile ilgili çalışmalar yoğun bir şekilde devam etmektedir. Sinir hücresi gibi bazı dokuların tedavileri henüz deneysel aşamadadır. Ancak kemik, kıkırdak, cilt ve kornea hastalıklarında kök hücre tedavisi tıp camiası tarafından güvenli ve etkili tedavi yöntemi olarak kabul edilmektedir ''dedi.
EKLEM KİREÇLENMESİNDE KÖK HÜCRE TEDAVİSİ
Op. Dr. Teyfik Karaboyun sözlerine şöyle devam etti:
''OA’de kıkırdaktaki hücre yıkımı artmış ve kıkırdak hücrelerini üreten kondrositler yetersiz kalmışlardır. Bu durumda yeniden kıkırdak üretimi yapabilecek olan kondrositlere dönüşebilen kök hücreler ile tedavi şansı ortaya çıkmıştır. Karın yağından elde edilen taze kök hücrelerin eklem içine enjeksiyonu sonrası, kıkırdak üreten kondrositlere dönüştükleri saptanmıştır. Kıkırdak dokusu sinir ve damar içermediğinden kök hücrelerin tek tip hücreye dönüşmesi yeterli olmaktadır. Yapılan klinik çalışmalar kök hücrelerin OA’lı hastalarda incelmiş ve zayıflamış kıkırdağı onardığını ve kalınlaştırdığını göstermektedir. Böylece eklem adeta gençleşmekte ve kişi ameliyata gerek kalmadan günlük yaşam aktivitelerini sürdürebilir hale gelmektedir. Kök hücre tedavisinin gelişmesi ile birlikte yakında eklem protezi ameliyatlarına gerek kalmayacağı da öngörülebilir'' şeklinde konuştu.
KARIN YAĞINDAN KÖK HÜCRE NASIL ELDE EDİLİR VE UYGULANIR?
Karın yapından kök hücrenin nasıl elde edildiğini ve uygulama yöntemlerini de anlatan Karaboyun,''Steril ameliyathane ortamında Ortopedi Uzmanı tarafından yapılan kısa, basit bir cerrahi işlem ile hastanın göbek çevresindeki yağ dokuları özel bir kanulle taklaşık olarak 100 cc ( bir bardak kadar ) yağ doku alınarak steril bir ortamda alınan yağ dokusu yine steril bir ortamda kök hücre özel yöntemlerle yağ dokusundan ayrılır. Alınan kök hücreler hasarlı bölgeye enjekte edilir. Enjeksiyon sonrası hastalar günlük işlerini yapabilir. Bu durumda basit analjezikler(parasetamol) dışında ağrı kesici ilaç kullanılmamalı ve buz uygulaması yapılmamalıdır. Bunlar kök hücreler üzerinde olumsuz etki göstereceğinden tedavinin başarısını azaltır'' ifadelerine yer verdi.
KİMLERE UYGULANIR,KİMLERE UYGULANMAZ
Op. Dr. Teyfik Karaboyun, eklem kireçlenmesinde (diz,kalça,ayak bileği,omuz,el) kaynamayan kırıklarda, avasküler nekrozda (kalça,omuz,diz,ayak bileği) menisküs, labrum yırtıklarında, kas-tendon yırtıklarında bu tedavinin uygulanacağını söyleyerek,
obezite –şişmanlık (vücut kütle indeksi 30’un üzerinde olanlarda), ileri derecede kireçlenmesi olup, eklemde kıkırdak dokusu tamamen bitmiş olanlara, immunosupresif ilaç kullananlara uygulanmayacağını aktardı.
SORULAR VE CEVAPLAR
Karaboyun, vatandaşlar tarafından sıklıkla merak edilen ve kök hücre diz tedavisi ile ilgili sorulan sorulara da açıklık getirdi.
1.Kök hücre ile diz tedavisi herkese yapılabilir mi?
Cevap: Kök hücre ile diz tedavisi yan etkisi olmayan %100 kendi hücrelerinizle yapılan bir tedavidir. Kısmi bir anestezi alabilecek herkese ve her yaştan hastaya uygulanabilir ama diz mekanik yapısının bozulduğu ileri seviye rahatsızlıklarda kök hücre yeterli şifayı sunamaz.
2.Kök hücre hangi diz rahatsızlıklarında uygulana bilir?
Cevap: Grade II seviyesine kadar ki menisküs ve bağ hasarları, çok ilerlememiş diz kireçlenmeleri ve kıkırdak hasarlarında etkin bir tedavi seçeneğidir.
3.Dize kök hücre tedavisi diz protezi ameliyatından sonra da yapılabilir mi?
Cevap: Diz protezi ameliyatında diz eklemi protezle kaplandığı için kök hücre tedavisine gerek kalmaz.
4.Kök hücre tedavilerinde özel sağlık sigortaları ve SGK geçerli midir?
Cevap: Kök hücre tedavileri deneysel tedavilerdir. Her hastanın kendi hücreleri kullanılır ve kesin şifa garantisi yoktur. Bu nedenle sigorta şirketleri kök hücre tedavilerini güvence kapsamlarına almamaktadır.
5.Diz sorunlarımın kök hücre ile tedavi edilip edilemeyeceğini nasıl öğrene bilirim?
Cevap: Kök hücre tedavileri için uygun hasta grubunda olup olmadığınız ancak kemikli ve kıkırdaklı dokularda röntgen, bağ ve menisküs gibi yumuşak dokularda ise MR görüntüleri eşliğinde ortopedi muayenesi yapılıp değerlendirilmelidir.
SAFRA KESESİ TAŞI VE SAFRA KESESİ İLTİHABI
Op. Dr. Adil Hacibancuk safra kesesi taşı, iltihabı ile ilgili soruları yanıtladı. Safra kesesi taşı ve iltihabının gelişmiş ülkelerde sıklıkla görülen bir sağlık sorunu olduğunu belirtirken bu rahatsızlığın kadınlarda daha sık görüldüğünü söyledi. Hastalığın gelişmesine zemin hazırlayan bazı faktörler mevcuttur. Bu faktörler arasında safra kesesi kanalının safra taşı ile tıkanması en önemli nedendir. Bunun dışında stres ve beslenme yetersizliği, fiziksel inaktivite, kilo kaybı, obezite, cerrahi operasyon, travmalar, ağır yanıklar ve uzun süreli açlık durumları diğer faktörlerdendir'' dedi.
KOLESİSTİT VE SAFRA KESESİ TAŞINDA BESLENME
Op.Dr. Adil Haciboncuk, şöyle devam etti: ''Kolesistitte beslenme önemli çevresel faktörlerden birisidir. Batı kültürü etkisi altındaki diyetler, yüksek rafine karbonhidratlar ve trigiliserid içeriği yüksek yağların tüketiminde ve düşük posalı beslenme şeklinde safra kesesi taşına zemin hazırlamaktadır. Ayrıca kolesistit hastalarının az ve sık beslenmesi, iltihabın giderilmesi için de sıvı tüketimini arttırmaları gerekmektedir'' şeklinde konuştu.
AMELİYATLA TEDAVİ MÜMKÜN
Hastalığın ateş, tekrarlayan karın ağrısı gibi belirtileri olduğunu dile getiren tedavinin ameliyatla mümkün olduğunu anlatarak,'' Tekrarlayan karın ağrısı atakları, karnın sağ üst kısmında ya da göbek üzerindedir. Sıklıkla sağ kürek kemiğine doğru yayılır. Ağrı genellikle ağır yemeklerden sonra başlar, yavaş yavaş artar ve kesilmeden birkaç saat sürebilir. Bulantı kusma, ağrıya eşlik edebilir. Karında şişkinlik ve geğirme de gözlenebilir. Bu belirtiler sizde mevcutsa laparaskopik kolesistektomi adayısınız. Mümkün olan en kısa sürede ameliyat olmalısınız, bekleme periyodunda da diyet yapmalısınız. Ameliyatla safra kesesinin tamamı çıkarılır. Sadece taşlar çıkarılmaz. Çünkü safra kesesi zaten hastadır'' diye konuştu.
Kaynak:Haber Merkezi
Yorum Yazın