
Abone ol
Gaziantep'te, merkez ilçe Şahinbey'e bağlı Beybahçe Mahallesi'nde dünyaevine girmeye hazırlanan Nurettin - Besna çiftinin sokakta çalınan kına gecesinde 20 Ağustos 2016 tarihinde düzenlenen canlı bomba saldırısında çoğu çocuk 58 kişinin hayatını kaybetmesinin üzerinden neredeyse 1 yıl geçti. Acı olayda çocuklarını kaybeden anneler, evlatlarından ayrı ilk anneler gününü gözyaşları içerisinde kutladı.
Gaziantep'te, merkez ilçe Şahinbey'e bağlı Beybahçe Mahallesi'nde dünyaevine girmeye hazırlanan Nurettin - Besna çiftinin sokakta çalınan kına gecesinde 20 Ağustos 2016 tarihinde düzenlenen canlı bomba saldırısında çoğu çocuk 58 kişinin hayatını kaybetmesinin üzerinden neredeyse 1 yıl geçti. Acı olayda çocuklarını kaybeden anneler, evlatlarından ayrı ilk anneler gününü gözyaşları içerisinde kutladı.
Yavrularından ayrı geçirdikleri her günün biraz daha acı verdiğini, çocuklarının gezdikleri yerlere gidemediklerini, onlardan arta kalan eşyalara dokunamadıklarını ve her günlerinin gözyaşı içerisinde geçtiğini belirten anneler," 14 Mayıs Anneler günü ama bizim evlatlarımızı kara toprağa verdik. Onlardan ayrı ilk anneler günümüz. Yaşadığımız acıyı kimse tarif edemez. Evlatlarımızdan arta kalan oyuncaklarını, eşyalarını, giydikleri giysileri her gördüğümüzde acımız daha da katlanıyor" dediler.
Günlerinin gözyaşı ve acı içerisinde geçtiğini, artık hayattan hiç bir tat almadıklarını, çocuklarını çok özlediklerini ifade eden anneler 14 Mayıs'ta herkes yavrularının getridiği hediyeler ve aldıkları öpücüklerle mutlu olduklarını ancak kendilerinin gözyaşı ile bu günü kutladıklarını ifade ederek şunları söylediler.
HÜSNE TORAMAN (7 ÇOCUK ANNESİ)
Saldırıda, 13 yaşındaki (Ali) ve 22 yaşındaki (Osman) 2 çocuğunu kaybeden, 18 yaşındaki 1 çocuğunun ayağı kopan ve 6 yaşındaki 1 çocuğu da yaralı olarak kurtulan Hüsne Toraman, çocuklarını çok zor şartlar altında yokluklar içerisinde yetiştirip büyüttüğünü belirterek," Ben onları yokluklar içerisinde büyüttüm. Yemedim yedirdim, giymedim giydirdim. Ama o saldırıda çocuklarım parçalandı. Bu acıyı kimse anlayamaz. Yalnız yaşayan bilir. Her günüm acı ve gözyaşı içerisinde geçiyor. Sokağa her çıktığımda çocuklarımın birlikte gezdikleri arkadaşlarını gördüğümde acım bir kat daha artıyor. Hayat bize zindan oldu. Bunu bize yaşatanların Allah belasını versin. Devletimizden, bu acıyı bize yaşatanları yakalayıp adalet önünde hesap vermelerini sağlamalarını istiyorum. Olayın üzerinden neredeyse bir yıl geçti. Saldırıyı yapanlar kim, neden yapmışlar bize ne bir bilgi veren var, ne de bizi soran. Duyduğum kadarıyla bir kaç kişi öldürülmüş, bir kaç kişide yakalanmış ama akibetleri ne bilmiyoruz. 1 Yıl oldu, bu insanlar adalet önüne daha çıkmadı. Çıkmış olsalardı, bizler çocuklarını kaybeden aileler olarak şikayetçi olduğumuz için ifademiz alınırdı. Ama şimdiye kadar kapımızı çalan olmadı" dedi.
Hüsne Toraman," Anneler günü benim için kara gün. Herkes çocukları ile birlikte o günü kutladı, ben çocuklarımı toprağın altında ziyaret ettim" diye konuştu.
ERDAL YAVUZ (8 ÇOCUK ANNESİ)
Saldırıda 13 yaşındaki oğlunu (Orhan) kaybeden 10 ve 15 yaşındaki iki çocuğu da yaralı kurtulan anne Erdal Yavuz, olayın ardından hayatın kendisine zehir olduğunu, bir evladını kaybettiğini ancak yaralı kurtulan iki çocuğunun yüzüne her baktığında ölen oğlunu hatırladığını söyleyerek," Yaşadıklarımızla ilgili ne söynenebilir ki. Ben bir evladımı kaybettim, iki evladım da yaralı kurtuldu. Şimdi onlara her baktığımda ölen oğlum gözümün önüne geliyor. Anneler günü kutlanacakmış. Biz, Pazar günü mezarlığa gideceğiz, evlatlarımızı toprağın altında ziyaret edeceğiz. Bunu yapanlar, insanlıklarından hiç nasıplerini almamışlar. Bize bu acıyı yaşatanların Allah belasını versin. Söyleyecek daha fazla bir sözüm yok. Her günüm acı, her günüm gözyaşı" şeklinde konuştu
CEMİLE NAS
Kına gecesine düzenlenen canlı bomba saldırısında yaralanan ve tedavi gördüğü hastanede 37 gün sonra hayatını kaybeden 13 yaşındaki Mahsun Nas'ın annesi Cemile Nas ise, o günden sonra gözyaşlarının durmadığını söyledi.
Cemile Nas, Pazar günü kutlanan Anneler gününde ilk kez oğlundan ayrı kaldığını ve mezarına giderek Anneler gününü kutladığını vurgulayarak," Evimde çocuklarımla birlikte güzel bir hayat sürerken, insanlıktan nasibini almayanlar beni evladımdan ayırdı. Ne zaman sokağa çıksam, evin hangi köşesine baksam oğlumu görüyorum. O günden beri gözyaşım dinmedi. Yaşadığımız acıyı kimse yaşamasın. Çünkü bu acının tarifi yok. Bizim tek beklentimiz, bize bunları yaşatanların cezasını bulması. Olayın üzerinden 1 yıl geçti ama daha ne olduğunu, evlatlarımızı bizden ayıranların yakalanıp yakalanmadığını bilmiyoruz. Devletten, o katillerin yakalamalarını ve adalet önünde hesap vermelerini istiyoruz" dedi.
ZEHRA AYDINALP (4 ÇOCUK ANNESİ)
Saldırıda 8 yaşındaki oğlu Azad Aydınalp'i kaybeden 4 çocuk annesi Zehra Aydınalp, olaydan sonra sokağa çıkamadığını ve psikolojisinin bozulduğunu belirtti.
Zahra Aydınalp, patlamanın meydana geldiği yere yakın bir yerde oturduklarını, oğlunun da o gün çalınan müzikle birlikte dışarı çıktığını ve arkadaşları ile birlikte eğlendiğini ifade ederek," Düğün komşumuzun düğünüydü. Müzik çalınmaya başlayınce oğlum, babasıyla birlikte dışarı çıktı. Herkes gülüp eğlenirken patlama meydana geldi. Ben hemen evden çıktım, herkes yerlerde yatıyordu. Oğlumu bulmak için cesetlerin arasında dolaştım. O sırada kocamın da yaralı olduğunu gördüm. Sonra da oğlumun cansız bedenini buldum. Kocam o günden beri çalışamıyor. Bunların hepsi gelir geçer ama evlat acısı geçmiyor. Sokağa çıktığımda oğlumun arkadaşlarını görüyorum, oyun oynadığı yerleri görüyorum, hemen içeri giriyorum. Psikolojim iyice bozuldu. Şimdi herkes anneler günün kutlayacak. Ben evladımın kokusunu alamayacağım. Oysa, o yıl okula yazdırmıştım, ilkokula giderken ne kadar sevinmiştim. Hainler beni evladımdan ayırdı. Ben çocuklarımı, ne şartlarda büyüttüm kimse bilmiyor. Kocam asgari ücretle çalışıyor. Hem 4 çocuğumla bize bakıyor, hem ev kirasını ödüyor. Tüm bunlara rağmen mutluyduk. Ama şimdi, evladımız toprağın altında, ne etsek, ne yapsak yeri doldurulmuyor" dedi.
Yorum Yazın