Milletvekili Meriç’ten Mehmet Taşçı’ya Önemli Açıklamalar

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Milletvekili Meriç’ten Mehmet Taşçı’ya Önemli Açıklamalar
Abone ol
CHP’nin sosyal medyada ve sahada en etkili isimlerinden olan Gaziantep Milletvekili Melih Meriç, memohaber Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Taşçı’nın konuğu oldu. Taşçı’ya samimi açıklamalarda bulunan Milletvekili Meriç; Suriyeliler, intihar, yoksulluk, işsizlik, uyuşturucu, su sorunu gibi kent ve ülke gündemindeki önemli konularda çarpıcı açıklamalar yaptı.

CHP Gaziantep Milletvekili Melih Meriç Gaziantep’in en önemli sorularının ve konularının uyuşturucu, intiharlar, eğitim ve Suriyeliler olduğunu söylerken, tüm sorunların ortak akılla çözülebileceğini belirterek bu süreçte ana muhalefet Partisi olan CHP'nin görüş ve önerilerinin de büyük önem taşıdığını kaybetti.  Gaziantep'in sanayi üretimi ve ihracatı ile Türkiye’nin ilk sıralarında yer alan bir şehir olduğunu vurgulayan Meriç, son yıllardaki ekonomik gelişmelere paralel olarak işçi işveren esnaf ve memuruyla tüm kentin büyük ekonomik sıkıntılar yaşadığını dile getirdi.

SANAYİCİNİN DERDİNİ KİMSE GÖRMÜYOR
CHP Gaziantep Milletvekili Melih Meriç, Gaziantep’in işçisinden memuruna,  esnafından sanayicisine tüm kesimlerin birlikte hareket etmesi, herkesin derdinin ortak olmasıyla geliştiğini söyledi. Gaziantep’in bu özellikleriyle Türkiye'nin ihracatta altıncı büyük şehri olmasına rağmen son dönemlerde özellikle sanayicinin derdini ve sıkıntısını kimsenin gündemine dahi almadığını vurgulayan Meriç, “Herkes sanayiciye yükleniyor.  Şimdi işçi çok zor durumda. Esnaf çok zor durumda.  Emekli çok kötü. Devlet memuru çok kötü. Gerçekten bir baktığınızda aldığı ücretlere baktığınızda yani herhalde işçilerin aldığı ücretler, emeklilerin aldığı ücretler açlık sınırının dahi altında. Yani yoksulluk sınırını geçtik, açlık sınırının altında ücret alınıyor. Bir taraftan da ben sanayicilerim gibi bir şey, sanayiciler şu ortamda özellikle dolar kurulundaki serbestlik olmamasından dolayı, dolar kurunun bir şekilde hükümet tarafından durdurulması sonucunda ihracatçılar, özellikle sanayicilerimiz ihracat konusunda çok büyük sıkıntı içerisinde. Neden bu sıkıntılar? Rekabet edemiyorlar. Rekabet edememesinin sebebi nedir? Bir, doları bastırıyorsunuz. iki, girdi maliyetleri özellikle enerji maliyetleri çok yüksek. Yurt dışına göre işçi maliyetleri yüksek. Ha, işçinin buradan şu anlaşılmasın, işçi çok para alıyor demek istemiyorum. Rekabet şu andaki mevcut işçilerimizin aldığı para arasında, dolar bazında bir sıkıntı var. Şu an Gaziantep biliyorsunuz tekstil konusunda en önemli illerden biri. Ama şu an tekstile baktığımız zaman Mısır'a, Türki Cumhuriyetlerine ve İran'a doğru kayıyor. Yarın Suriye'de savaş bittiği zaman gerçekten benim bir Gaziantepli olarak en büyük korkumdan bir tanesi bu. Suriye'ye de yoğun bir şekilde Gaziantep sermayesinin akacağını düşünüyorum. Eğer bu şekilde sanayicileri koruyup kollamazsam bunun sonucunda ne olur? İşsizlik olur. Bunun sonucunda ne olur? Enflasyon ortaya çıkar. Bu da büyük bir sıkıntı bir şekilde bunu özellikle Maliye Bakanımızın bir an önce bu meseleye parmak basması lazım. Cumhurbaşkanımızın özellikle bu konuyu çok detaylı bir şekilde derinlemesine incelemesi lazım hem bir taraftan doları sabit tutacaksınız hem girdi maliyetlerinizi her dönemde katlayarak arttıracaksınız. Bir şekilde sonuçta ürettiğimiz her şeyi dünya pazarına pazarlamak zorundayız. Orada da müthiş bir şekilde rekabet var. Şu an sanayicimiz bizim sırf işte borçları var sırf bu kadar insan çalıştığı diye sağlığını düşünerek çalışmaya devam ediyorlar ama nereye kadar dayanılır? Çünkü sanayici şu an para kazanamıyor” dedi.

Yerel seçimlerin üzerinden 6 ay geçtiğini anımsatan Meriç, “Seçimden sonra  ilk iki ay işte hayırlı olsun ve belediyeyi tanıma  dönemleriydi. Şimdi  yeni kazanan belediyeler hızlı bir şekilde sosyal belediyecilik anlamında müthiş bir çalışma yapıyorlar ve önder oluyorlar. Hem Türkiye'ye hem diğer Cumhuriyet Halk Partisi belediyelerine yeni kazanan belediyeler de özellikle belediye başkanlarımız tabii ki belediyeyi tanıyacak, personeli tanıyacak, halkın ihtiyaçlarına daha hakim olacak. Ona göre  yeni projeler  ortaya koyacak. Şu an projeleri bir şekilde ortaya koyduklarını düşünüyorum. Çok daha hızlı, çok daha halkın yararına faydalı çok daha sosyal belediyecilik anlamında çalışmaların  hızlı bir şekilde başlayacağına inanıyorum” şeklinde konuştu.

AFET KONUTLARI YERİNDE SAYIYOR
Deprem bölgesi olan İslahiye ve Nurdağı’nda yapılan çalışmaları yakından takip ettiğini anlatan Melih Meriç, “Şimdi biliyorsunuz depremden sonra bir yıl içerisinde özellikle Toki ve Emlakkonut'un bu yıkılan binaların yerine vatandaşların evlerine kavuşacağı beyan edilmişti. Şuan itibariyle17. aya girdik. Hala yapılması gerekenin yaklaşık yüzde 13'ü yapıldı. Oturan, bu teslim edilen %13 evin yaklaşık % 8-9 civarında bir oranla şu an yapılan evlerde oturuyorlar. Hala Nurdağı ve İslahiye'de ve diğer deprem bölgelerindeki illerde yoğun bir şekilde halkımız konteynırlarda yaşamlarını sürdürmekle o zor şartlarda geçiriyorlar. Tabii bir de şu var, özellikle konteynırlardan da aldığım izlenimler dolayısıyla çok çıkmak tarafları da değiller. Bunun sebebi de işte elektrik ve sulardaki ücretsiz geçim sıkıntısı çıktıkları için konteynırlardan da çıkmak istemiyorlar. Bir de afetlerde böyle bir şey var. Eğer yaşadığınız bölgeye, konteynerde olsa, çadırda olsa eğer 3-4 ay orada yaşarsanız o yaşantıya alışıyorsunuz. İnsanın içerisinde oradan çıkma korkusu dahi ortaya çıkıyor. Böyle bir afette bir hareket yapılmış, bir analiz yapılmış. Ama bu zamanla aşılacak. Özellikle hem valimizin o insanlar bir an önce verdikleri evlere taşınmaları için gerekirse bir iki ay elektrik ve su paraları dahi alınmayabilir. Evlerinde yaşama alışmaları için bu çalışmaların yapılması lazım. Ama hala Türkiye yeteri kadar hızlı değil. Hala Türkiye teslim ettikleri evlerin dahi eksikliklerini bitirememiş durumda. Aynı şekilde Gaziantep'imizdeki hem Güneyşehir hem Kuzeyşehir'deki teslim edilen evlerde bile sitelerde çok büyük sıkıntılar var. Ben geçen hafta Kuzeyşehir ve Güneyşehir'de gezdim. İki bölgede de hem Tedaş'tan hem Büyükşehir Belediyesi'nden hem Toki'den eksikleri tamamlanması için de yetkilerle görüştüm. Bir an önce de orada oturan vatandaşlarımızın gerçekten istedikleri şeyler de çok insanca yaşamın zorlu olduğu şeyler istiyorlar. İşte nedir? Servislerinin şehir merkezine daha sık olmasını istiyorlar. Nedir? Parklarında, yollarında elektriklerin yanmasını istiyorlar. Nedir? Başıboş hayvan olduklarını köpek olduklarını soruyorlar. Özellikle sabahleyin okullara giden özellikle birinci sınıftaki öğrencilerimizi tek okula beraber gittiklerini bana söylediler. Anne babalar hastaysa da bu işi yapmaları çok zor. Bu nedenle özellikle oranın güvenliği başta olmak üzere eksikleri gidermemeleri lazım. Bunun için de hep şunu söylüyorum. Biz idare eden kim olursa olsun ilçe belediyesi, büyükşehir belediyesi ve Gaziantep Valiliği halkla iç içe olmak zorunda. Eğer halkla iç içe olmazsanız, onlarla oturup dertlerinin sorunlarını birebir konuşmazsanız olayı çözemezsiniz. Şu andaki en büyük sıkıntı bu İdareciler halkla birebir temas halinde değil. Ben Gaziantep Milletvekili olarak da tam zıddını yapıyorum. Kim çağırırsa, kimin sıkıntısı varsa bireysel veya genel olarak kesinlikle gidiyorum. Oturuyorum. Birebir dinliyorum. Gerekirse yetkileri onların yanında dahi arıyorum. Çözüm yollarını bulmaya çalışıyorum. Elden geldiğince milletvekili görevi yapmaya çalışıyorum” dedi.

SURİYELİLER DEMOGRAFİYİ BOZDU
Gaziantep'in özellikle Suriyeli göçünden dolayı demografik yapısının değiştiğini kaydeden Meriç, “Onun dışında Gaziantep'imiz biliyorsunuz sanayi şehri göç alıyordu ama şu an göçte durdu. Hatta geri göç yani yerelde geri göçümüzün olduğunu da biliyorum. Ama yapılması gereken bir her şeyden önce eğitim. Şu an tüm Türkiye'de olduğu gibi Gaziantep'te de eğitim sisteminde müthiş sıkıntılar var. Bu sıkıntılar nedir hep bunu dile getiriyoruz. Şimdi plansızlık her şeyin başında. Şu an Milli Eğitimde olduğu gibi, sağlıkta olduğu gibi, belediyelerde olduğu gibi müthiş bir plansızlık var. Kim, niye yapacağını bilmiyor. Bir şeye başlamadan önce o şehrin, o bölgenin, o mahallenin gerçekten ihtiyaçlarını planlayıp sonra bir harekete geçmek lazım. Ama şu an yapılanın en büyük ülkeye ve şehrimize zararı şu, kötülüğü de şu. Anlık ve kısa vadeli icraatlar yapılıyor. Hep benim itirazım buydu. Gerçekten hepimiz Gaziantepliyiz. Gaziantep'i çok seviyoruz. Ben AK Partili milletvekili arkadaşlarım, AK Partili belediyeler, Valimizin en az benim kadar Gaziantep'li olduğunu, Gaziantep'i sevdiklerini biliyorum. Ama her zaman benim bildiğim benim inandığım, benim yaptığım şeylerin doğru olmaması ihtimalinin olduğunda bunu bütün arkadaşlarımın düşünmesi lazım. Burada siz de oturduğunuz gibi iktidar, muhalefet kim olursa olsun Gaziantep’te yaşayan herkesle birebir oturup sorunlarını dinleyin. Çünkü benim sorunum da sizin sorunuz farklı. Diğer arkadaşın sorunu farklı. Ama yan yana gelirsek, oturabilirsek ortak bir noktada buluşma ihtimalimi çok yüksek. Ben hep böyle inandım. İş hayatımda da böyle devam ettim. Siyaset hayatımda da böyleyim. Benim bütün diyalog kapılarımın hepsi açık. Daha doğrusu bende kapı yok. Ben herkesle oturup konuşurum. Gaziantep'in ülkenin sorunlarını konuşmaktan belki yanlış bildiğim şeyler de vardır. Kendim de düzeltebilirim. Ama inandığım doğrudan satmazsam veya bir başkasının fikrine saygı duymazsam en büyük hatayı yapmaya başlamış olurum. Ben bu hataya düşmemek için onun için herkese kapımı açtım. Halkla da iç içe birebir konuşuyorum. Dertlerinin ne olduğunu benim belki bilmediğim, hissetmediğim, yaşamadığım dertlerini birebir gözümle, kulağımla duyup ona göre siyaset yapıyorum” diye konuştu.

5 YIL SONRA TERSİNE GÖÇ BAŞLAR
Tüm Türkiye'de olduğu gibi Gaziantep'te de tarımsal anlamda sorunlar olduğunu söyleyen Meriç, “Sorum çok, fıstık konusunda bizim çiftçilerimiz bize ulaşıp dertlerini sorunlarını anlattıklarında ilk önce şunu yaptım. Dokuz ilçemizin dokuzunu birden gezdim. Hepsine gittim. Dokuz ilçemizdeki birçok tarlaya girdim. Sabahleyin saat beşte Oğuzeli’nde fıstık toplayan işçilerimizle birlikte, işçi kardeşlerimizle birlikte oturdum, kahvaltı yaptık. Sonra onlarla beraber fıstığın nasıl toplandığını, çektiği sıkıntıları, aldığı ücretleri hep beraber oturduk, konuştuk tarlada, kahvaltı yaptığımız yerde. Sonra o tarlanın sahibi olan çiftçimizle oturduk, konuştuk. Onun maliyeti nedir? O fıstık oluşuna kadar emeklerini, harcadıkları paraları hepsini birebir oturduk konuştuk. Sonra baktım gerçekten yapılan emeği harcanan paranın karşılığını alamadıklarını gördüm. Ki Çiftçi Kardeşlerimin en büyük sıkıntısı buydu. Buradan da kamuoyunu taşımaya, bunu da bir şekilde başardık. Çünkü ondan sonra Büyükşehir Belediyesi, Şahinbey Belediyesi biz fıstık alacağız diye piyasaya çıktılar. Hani ne kadar oldu? Sorun çözüldü mü? Tabii ki çözülmedi. Sorunun asıl kaynağı çiftçilerimizin bir şekilde çayda olduğu gibi, fındıkta olduğu gibi Gaziantep'in en büyük hem dünyada hem ülkemizde tanınırlığını yapan Gaziantep fıstığının da bir taban fiyatı oluşacak bir şekilde merkezi hükümetin bu tedbiri alması lazım. Nedir bu tedbir? İşte bir şekilde bir ofis kurabilir. Bir şekilde kooperatifler kurabilir. Yani fıstığı iki üç kişinin dudakları arasında fiyatı belirlemesine müsaade etmemesi lazım. Çünkü çok büyük emeklerle oluşan bir şey fıstığımız. Evet büyükşehir ve Şahinbey belediyesi aldı ama kesin çözüm değil. Seneye ne yapacaklar. Şimdiden bunların tedbirini almak zorundayız. Aynı zamanda İsrail'in biliyorsunuz dünyanın en ünlü biberi var. Biber ölçüsüyle çok büyük sıkıntı da aynı şekilde bunu da koruyup kollamamız lazım. Mercimek konusunda en büyük üreticilerimiz vardı. Hiçbirisi kalmadı. İşte gittikçe bitiyor. Köyden şehre göçleri durdurup tam zıttı geri göçü ayarlamamız lazım. Bunun için de ben şahsen Büyükşehir Belediye Başkanı olsam yapacağım ilk icraat model köyler ortaya koyarım. Yani modern evler yaparım, okulunu yaparım, camisini yaparım. Oradaki tarım için işte ziraat mühendislerini hayvancılık için veterinerleri görevlendirip oradaki ürünün hak ettiği değeri ve organik ürünler çıkarıp oradaki çiftçinin emek veren her vatandaşımızın, her hemşerimizin emeklerini alması için bunun da arkalarında dururum. Ve inanın beş sene sonra Gaziantep'te müthiş bir şekilde köye bir dönüş oluşur. Geri göç bu anda. Ve Türkiye'ye örnek oluruz. Ama işte bunları konuşabilmemiz için şu andaki mevcut yönetimin, iktidarı bizle beraber oturup konuşabilmesi lazım. Bizden kaçmamaları lazım. Az önce söylediğim gibi biz Gaziantep sevdalıyız. Onlar da Gaziantep'in sevdalısı olduğunu biliyoruz. Ondan hiç şüphemiz yok. Ama bir masa etrafında oturup konuşmanın değerini bilmemiz lazım. Bunu kaybetmememiz lazım. Kaybettiğimiz sürece Gaziantep kaybeder. Ne şahıs olarak ben, diğer arkadaşlarım, kaybetmez. Gaziantep kaybeder, Türkiye kaybeder. Bizim amacımız bu. Kimse kaybetmesin, herkes kazansın istiyoruz” şeklinde konuştu.

SÜREKLİ HALKIN İÇİNDEYİM 
Gaziantep başta olmak üzere birçok kanun teklifi verdiğini anımsatan Meriç, “Soru önergeleriyle bana gelen bütün ilçelerimiz, köylerimiz dahil, köylerimizin yolları dahil, depremde yaşanan sıkıntılar dahil, işte EYT'lerin problemleri dahil, çıraklıktan dolayı sıkıntı yaşayan vatandaşlarımız dahil, esnafımız dahil, sanayicimiz dahil, herkesin, bana ulaşan, bana derdini sorgulayan her vatandaşımızın derdini bir şekilde mesleğe gündeme getirdim. Bana özellikle vatandaşlarımız ve biz vekilimize bir derdimizi ilettik, ilgilenmedi veya konuşmadı veya gündeme getirmedi demek şansları yok. Elimden geldiğince o vatandaşlardan gelen dertleri mecliste takır takır konuştuk. Soru önergeleri verdik. Bakanlıklardan gelen soru örgülerini bir şekilde eğer yalnızsa tekrar bakanlıklarla görüştüm. Mesela Nizip çayıyla alakalı hala dağ köylerinde akan Nizip çayının bir sorunu var. Buraya Organize Sanayi Müdürlüğü bir arıtma yapacağını söylemişti bana. Doğru oldu. Fatma Hanım yine aynı şekilde yapacağını söyledi. Bunu ben mesela Çevre Şehircilik Bakanımıza da sordum. Oradan gelen cevap da bu çayın yeni yapılan arıtmayla temizlendiğini söyledi. Ben de erinmedim. Tekrar o çaya gittim. Oradan numune aldım, tahlil yaptırdım. Tahlil sonuçlarını da direkt bakana gönderdim. Çünkü aldığımız tahlil sonucunda, sonuçlarda o akan suyun ne hayvancılıkta, ne tarımda, ne de kullanımda kullanılması mümkün değil. Çünkü bu düşük bir şekilde kirli ve insan sağlığına, hayvan sağlığına ve tarımda kullanılıyor. Bizim İskenderun Limanı'na giden yolumuz vardı. Hızlı tren hattımız vardı. Bunlarla ilgili Ulaştırma Bakanlığı'na yazılarımızı yazdık. Soru önergelerimizi yazdık. En son biliyorsunuz bu saat dışında sıkıntılar var. Bundan dolayı Aile ve Sosyal Bakanlığı'na özellikle boğum yardımlarının arttırılması gerektiğiyle ilgili bir soru önergesi verdim. Gaziantep'te biliyorsunuz her gün bir sıra sıkılıyoruz. Her gün vurulan çalışmalar var. Bunlarla ilgili kanun teklifi verdim. Çoğu gün hiç dedim ki yani bu ruhsatsız silahlar yakalandığında ki şu an bir vatandaşımız yakalasa 30-40 bin lirası ceza veriyor ve serbest bırakılıyor. Mesul mahallede silah sıksa dahil serbest bırakılıyor. Dedim ki ben bu konuda özellikle ruhsatsız silahlar kursa veya silahını çıkanlarla konusunda verilen cezaların çok artırılması konusunda kanun teklifi verdim. Hatta on yıl civarında bir kanun teklifi vermiştim ama maalesef Gaziantep milletvekillerimiz dahil AK Parti'nin oylarına reddedildi. Ama böyle bir gerçeğimiz var bizim. Yani bunu bir şekilde durdurmamız lazım. Nasıl durduracağız? İnsanları eline silah alırken veya sıkarken ruhsatsız silah edilirken ya bunun çok ağır cezası var. Ben bunu yapmayayım diye bir şeyler yapmamız lazım. Ama müsaade etmediler. Bekliyoruz” dedi 

CHP BİRİNCİ PARTİ
Cumhuriyet Halk Partisi’nin şu an birinci parti konumunda olduğunu vurgulayan Meriç,  “Yapılan anketlerde birinciyiz,  bir seçim olsa iktidarız. Ben de buna hızla açık şekilde söyleyeyim. Hiç korkumuz yok. Biz her seçimden yanayız. Çünkü artık halkın nefes alacak durumu kalmadı. İşçisi, memuru, esnafı, sanayisi herkes büyük sıkıntıda ve artık AK Parti'nin bu sorunlarının çözüleceğine de inanmıyorlar. Gençlerimiz işte görüyorsunuz. Bir şekilde ülkeden, Gaziantep'ten, umutlarını kesmişler. Gelecek kaygıları var. Buradan gitmek istiyorlar. Bunun önünü kapatmamız lazım. Gençlerimizin hem Gaziantep'te hem Türkiye'de gelecek kaygısı yaşamadan bu ülkeye faydalı olmaları için elimizden gelen her şeyi yapıp onların önünü açmamız lazım. Şimdi ama siz bu gençlerle de ilgilenmezseniz az önce söylediğim gibi plansızlıklardan dolayı bu ülkenin on tane mühendisi ihtiyacı varken 10 tane öğretmene ihtiyacı varken, 10 tane ziraat mühendisine, veterinerlere doktor ihtiyacı varken siz 30-40 tane, 50 tane mezun ederseniz işsizler olur sonuç duyuyorsunuz. Bunun sebebi neyim? Hep söylüyorum. 81 üniversite mantığı yanlıştır. Çünkü herkes okumak zorunda değil. Herkes üniversite mezunu olmak zorunda değil. Çünkü bu ülkenin boyacıya da ihtiyacı var, tercihe de ihtiyacı var, berbere de ihtiyacı var. Herkese ihtiyacımız var bu ülkede. Ama ülke kaynaklarından ne iş yaparsanız yapın, eğitimli olun, eğitimsiz olun, ülke kaynaklarından herkes eşit ve adaletli bir şekilde hakkını almak zorunda. Bunu sağlamak zorundayız. Şu an gerçekten ülke kaynaklarından yaklaşık yüzde doksanını bir kesim, kalan yüzde onunu geri kalan büyük kesim pay olarak alıyor. Böyle bir adaletsizlik olamaz. Yani bu adaletsizliği bir şekilde çözmemiz lazım. Ben açken bir başkasının Mercedes'e binmesini tahammül edemem. Bunu açık söyleyeyim. Gerçekten yine de halkın çok sağ durduğu veya villada oturmasını tahammül edemem. Peygamber Efendimiz bile diyor ben Komşum açken ben tok yatamam diyor. Bu da dinimize de ters bir durum. Ama maalesef şu an bizi yöneten 22 yıllar boyunca bizi yöneten AKP zihniyeti bizi bu hale getirdi. Bakın ben bile milletvekili olarak diyorum ki ben çoluk çocuğum aç iken bir başkasının gözümün önünde her şeyi yapmasına hiçbir olaydan, maddi olaylardan bahsediyorum. Kendini esirgememesi, ben hazmedemem ki sonuçta insanım yani. Ama genellikle söylüyorum, Türk insanı çok sağduyulu. O bakımdan da şu ana kadar bir sıkıntı olmadı. Ama böyle devam ederse bir sosyal patlamadan bile korkuyorum ben, ona istiyorum” dedi. 

SURİYELİLER GİDERSE KİRALAR DÜŞER
Gaziantep'in en büyük sorununun su problemi olduğunu söyleyen Melih Meriç, “Su sorununu çözdüklerini söylüyor ama gidin en yakın köylerden Adana yolu üzerindeki köylere gidin bakın, susuzlukla boğuşuyorlar. Barak Ovası keza öyle. Su olmadığından dolayı çiftçilerimizin az önceki en büyük sıkıntıların bir tanesi bu. Bu sene bildiğim kadarıyla büyüğe var yılı ama yüzde yirmi beş civarında içi fıs olan fıstıklar oluştu. Sebebi de susuzluk. Yaklaşık yirmi beş yıldan beri AK Parti sorunu çözecekti. Nerede? Çözülmedi. Aynı şekilde şehir içerisinde trafik sorunu çok büyük sıkıntı. Alternatif yolların bir an önce yapılması ve planlaması lazım. Gerçekten çok kolay ama az önce söylediğim gibi ortak akılla çözülürse çözülebilecek bir şeyler. Sabahleyin çıkıyorsunuz işyerinize bir yere giderken müthiş bir trafik yoğunluğu var. Özellikle öğrenci servislerinde... Okulların hepsinde bir güvenlik problemi var. Özellikle kenar mahallelerindeki okullarda. Gaziantep'te uyuşturucu meselesi. Çok yoğun bir şekilde, hala daha biraz azalmasına rağmen özellikle Emniyet Teşkilatı'nın çalışmalarından dolayı biraz azaldı. Bu azaldığını nereden biliyoruz? Uyuşturucu fiyatlarının yaklaşık iki katına çıkmasından biliyoruz. Böyle bir emniyetle görüştüğümüzde, geçen bin liraysa şu an bin beş yüz lira olmuş uyuşturucu fiyatları. Onun dışında Suriyeli sıkıntımız var. Suriyelilerin bir an önce kavgasız, gürültüsüz ülkelerindeki yaşamlarına tekrar dönmesi lazım. Bunun için de bizim gayret etmemiz lazım. Biz şunu demiyoruz. Bütün süreleri çoluk çocuk kamyona yükleyip gönderin demiyoruz. Oradaki problemleri çözüp bunların gitmesi lazım. Gerçekten iş güç olarak Gaziantep'e katkıları var mı? Var. Eee ama Gaziantep'in demografik yapısını bozacak şekilde öyle içimize girdiler ki yani buradan biz zarar göreceğiz. Bunu engellemenin yolu da iş yolu halinde gerçekten memlekete fayda olan Suriyeliler hariç diğerlerinin bir anca gönderilmesi lazım. Ben biliyorsunuz geçen bayram Arife gününde çektiğim video yaklaşık yirmi beş milyon kişi tarafından izlendi. Bütün ulusal basın da izlendi. Şu an biraz azaldığını söylüyorlar. Tabii bizim vatandaşımız şunu da bilmeli. Bazıları diyor ki ya bizim bunlar gidince dükkan hemşerilerimize de onu da söyleyeyim. Bugün Gaziantep'te resmi rakamlara göre dört yüz işte otuz gün civarında Suriyeli evi var diyorlar. Beşe bölseniz yani yaklaşık doksan bin ev yapar yani. Doksan bin ev şu an boşta olsa belki bugün on on beş bin lira olan evler yarı fiyatına düşecek. Dükkan kiraları gene öyle. Yani bunlar kolay rakamlar değil. Küçük rakamlar değil. Yani bugün bir şey demiyorum. Bir milyon demiyorum. Kendi resmi rakamlarıyla konuşuyorum. Dört yüz bir kişi varsa Gaziantep'in yüzde yirmi beşi demektir. Yüzde yirmi beş Gaziantep halkının alacağı hizmetlerden, belediye hizmetlerinden, çöp toplamasından suyuna kadar, elektriğine kadar süreden faydalanıyoruz. Ama Gaziantep'in altyapısı buna uygun mu? Trafik dahil. Uygun olmadığını zaten görüyoruz” dedi.

HALKI HASTA ETMEYİN 
Gaziantep'te yok demelerine rağmen hala doktor, özellikle uzman doktor açığının olduğunu bildiklerini söyleyen Melih Meriç, “Bunu nerden biliyoruz? Uzman doktorların önündeki sıralardan biliyoruz. Bunu nerden biliyoruz randevu sisteminde randevuların çok ileri tarihler olmasından biliyoruz. Bunu nerden biliyoruz. Bir Tomografi için 3-4 ay randevu günü verildiğinden biliyoruz. Ameliyatlar için altı aya kadar hatta o gün bir ameliyat gelip sekiz ay sonra randevu verildiğini gördük. Bu ne demek? Alt yapımız hala çözülmemiş demek. Aynı zamanda bugün siz telefon açın Gaziantepli olarak randevunuzu açın. Acil hastasınız. Hemen gitmeniz lazım. Acile gittiğinizde uzman doktor olmazsa ki en büyük korkularınızdan bir tanesi sadece söylediğim gibi bu. Yeterli kadar uzman doktor yok. Uzman doktora ulaşamıyorsunuz. Geçici pratisyenlerin yazdığı ilaçlarla veya kontrollerle geçiştirmek zorundasın. Çünkü randevu sistemi hala çok uzun süreler sonraya atıyorlar. Onun dışında şehir hastanesi ilk günden beri itiraz ediyorum. Böyle büyük bir hastanenin olması gerçekten hem yönetim açısından hem vatandaşın ulaşımı açısından büyük sıkıntı. Onun yerine her ilçemize belki İkişer tane değişik bölgelere, hem Şehitkamil hem de Şahinbey için söylüyorum. 300'er, belki bir 300'er yataklı hastaneler yapılabilirdi. Hem vatandaşın ulaşımı kolay olurdu, hem de hastanenin yönetimi çok kolay olurdu. Çünkü düşünün, işte Beylerbeyi'nden veya Beykent'te bir vatandaşın kalkıp da şehir hastanesine gitmesi, trafik olmazsa yarım saattir, trafik olursa ancak bir saattir gider. Böyle sıkıntılarımız var. Onun dışında şu an mevcut 25 Aralık veya Ersin Aslan Hastanesi ve diğer hastanelerimizin çok daha aktif olarak hem alet olarak yani tomografisi şunu bunu röntgeni bir şekilde tekrar takviye edilmeli. O hastanelerin de bir an önce daha aktif bir şekilde personel de dahi aktif hale getirmesi lazım. Sağlık ocaklarının hastaneye gitmeden önce sağlık ocaklarının mahallelerde yaygın bir şekilde çok eksik sağlık ocakları var. Yeni sağlık ocaklarının yapılması lazım. Onun öncesinde de bu tabii ki bir Türkiye politikası insanları hastaneye düşürmeden önce koruyucu tedbirlerin alınması lazım. En büyük özelliklerden bir tanesi bu. Çünkü hem maliyet açısından hem çok daha ekonomik olması açısından insanları hasta etmeyeceksiniz. Onun için tedbir alacaksınız. Bu da nedir? İçtiği sudan, yediği yemekten, Yani her şeyi bir şekilde, bu ülkenin planlı bir şekilde kontrol etmesi lazım. Ama şu an o kadar plansızlık var ki, her hastane, bildiğim kadarıyla şehir içerisindeki hastaneden bahsediyorum, günlük 4.000-5.000 acilden giriş yapan hastanelerimiz var. Bu sayı gerçekten çok yüksek. Ne altyapısı kaldırıyor, ne doktor sayısı kaldırıyor. Bunun çaresi nedir? o insanları hastanelere getirmeyeceksiniz. İnsanları hasta etmemenin yolunu bulmamız lazım. Zaten koruyucu dediğimiz olay da bu. Avrupa'da bizim hastanelere gittiğimiz oranda vatandaşları gitmiyor. Nedir? Sebebi nedir? Hasta olmuyorlar. Bunu öncelikle söyleyeyim. Bunu engelleyecek. Salat Bakanı birinci önceliği bence bu. Vatandaşı hasta etmeyeceksiniz. Bunun için de koruyucu tedbirler almak zorundasınız” görüşünü dile getirdi.

İNTİHAR SORUNU GENEL BİR SORUN
Son dönemde artan intihar vakalarının Gaziantep özelinde değil,  Türkiye'de intihar olayları arttığını savunan Meriç, “Sebebi de başta ekonomik şartlar. Yani siz, Çoluğunuzun, çocuğunuzun, eşinizin, evinin ihtiyaçlarını karşılayamıyorsanız, borç içerisinde yüzüyorsanız, işte banka kartları, krediler arkası arkasına sizi zorluyorsa bir noktadan sonra kendi hayatınızı kontrol edemiyorsunuz ve hayatınıza, küsüyorsunuz hayatınıza. Ki bazen görüyorsun işte adamlar çocuğunu, hanımını kendini öldürüp ondan sonra intihar ediyor. Çünkü nefes alamıyor artık. İnsanlar gerçekten gelecek kaygısı çok büyük. Engellememiz lazım. Gelecek kaygısını ortadan kaldırmamız lazım. Bu ülkede milli eğitim şu an parayla hastane, sağlık sektörü parayla aklınıza gelen her şey parayla çözülür. Yani devlet sosyal devlet anlayışına tekrar dönmesi lazım. İnsanların zaruri ihtiyaçlarını parayla devlet vatandaşına veremez. Biliyorsunuz daha önce yeşil kart vardı. Yeşil kart tipler oldu. Şu an her vatandaşımız özellikle biliyorsunuz genel sağlık sigortası ile alakalı yaklaşık bu ülkede 9 milyon yakın vatandaşa mesaj gitti. Genel sağlık sigortası primlerinizi ödeyin diye. Ya bir insanlar aç. Şu an evine bir ekmek alamayacak. Az önce bir vatandaş geldi yanıma. Gerçekten çok iyiydi. Yani o kadar perişan ki elimizden de bir şey gelmiyor. İşte taşıma suyu da bir şeyin çözülmeyeceğini biliyoruz ama yine elimizden geldiği kadar katkı sunmaya çalışıyoruz. Ama halkımız bir şekilde bu yükün altında kalmıyor. Bunu çözmemiz lazım. Bir, ya ne olursa olsun biz ülkemize, ülke kaynaklarımıza güveniyoruz. Ama bu adaletsizlik olduğu sürece ülke kaynaklarının bu kadar eşitsiz bir şekilde dağıtmaya davet ederseniz bir gün bunu yaşayacağız. Halkımızın çok ağır tepkileri olacak. Şu an gerçekten çiftçi çok kötü durumda. İşçi çok kötü durumda. Yani Gaziantep gibi Türkiye'nin altıncı büyük sanayi şehri ihracatta altıncı en büyük ihracat yapan bir şehrinde işçilerimizi rahat ettiremezsek biz nasıl yaşayacağız bu ülkede, bu şehirde?  Büyük bir sıkıntı.  Bu nedenle öncelikle söyleyeyim. İkincisi, biz de Gaziantep’te hep ortak akıl diyoruz. Gaziantep modeli diyoruz. Ve gerçekten Ankara'da da bu Gaziantep ortaklığı herkes tarafından konuşuluyor ve takdir ediliyor. Ama şunu söyleyeyim, hep şöyle olmuş. Bunu söyleyince arkadaşlarımız kızıyor bana. Birileri yapmış, muhalefet bunu kabul etmiyor. Sözümüz geçer geçmez. Bizim de doğrularımız var, yanlışlarımız da olabilir. Ama aynı masa etrafında oturup konuşamazsak biz bu saatten sonra yaptıkları her şeyin karşısındayız. Doğru ve yanlış net ve açık söylüyorum. Biz az önce söylediğim gibi içinde olduğumuz sorumluluk aldığımız şeyi almak zorundayız. Çünkü Gaziantep'te bize oy veren vatandaşlarımız var. Partili partisi. Onların derdini, sıkıntısını bizden beklentilerini, bizi yönetenlerle biz oturup konuşamazsak burada bir sıkıntı var demektir. Ben buradan sınır aracınıza tekrar söylüyorum. Bütün kapılarımızın hepsi açık. Ama bizi buna dahil etmezlerse bundan sonra çok ağır bir muhalefet yapacağımızı da beyan ediyorum” dedi.

CHP’YE BÜYÜK YÖNELİM VAR
“CHP’de ne değişti, nasıl bir değişim yaşandı?  Sanki şu an bir şeyler değişiyor gibi. Bunun sebebi ne?” şeklindeki sorumuzu yanıtlayan Meriç, “Şimdi biz ben dahil tüm milletvekili arkadaşlarım, genel başkanımız dahil halka dokunmaya başladık. Halkın içerisinde çok sık beraber olmaya başladık. Halkla iç içeyiz. Halkın derdini, problemini dinleyip doğrusuna doğru, yanlışına yanlış deyip bunu tüm Türkiye'de paylaşıyoruz. İkincisi AK Parti 22 yıldan beri her seçimde bir şeyin arkasına saklandı. İşte bize dinsiz dedi. İşte yok PKK'yla işbirliği içerisinde dedi. Ve halk hep vaatlerde bulundu. Ama seçim geçtiği anda ki en son seçimde de bunu gördük. Seçim geçtiği anda verdikleri halka sundukları işte seçimi kazanırsak bundan sonra şöyle yapacağız, böyle yapacağız dedikleri hiçbir şey yapmadı. Tam tersini yaptılar. Halk da artık uyandı. Halk uyandığı zaman bu ülkede doğruya doğru yanlışı yanlış diyecek bir halkımız var. Halk kandırıldığının farkına vardığı için Cumhuriyet Halk Partisi'nin de kendisine dokunduğunu, hep içinde olduğunu gördüğü için, hissettiği için Cumhuriyet Halk Partisi'ne yönelik yönelim var. Daha da artarak devam ettiğini görüyoruz” diye konuştu.

Kaynak:Haber Merkezi

Anahtar Kelimeler:
  • 0
    SEVDİM
  • 1
    ALKIŞ
  • 0
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 1
    KIZGIN
Nereye gidiyoruz?  Gaziantep'te 6 günde 8 intihar Önceki Haber

Nereye gidiyoruz?  Gaziantep'te 6 günde...

Kalem Nargile: Modern Nargile Deneyiminin Yeni AdıSonraki Haber

Kalem Nargile: Modern Nargile Deneyimini...

Yorum Yazın

Fıstık Yüklü Traktör ile Otomobil Çarpıştı: Maddi Hasar Meydana Geldi
Yağmur kanalına menfez takılmadı! Sürücüleri çileden çıkarttılar
Asri Mezarlık bölgesinde kaza! Yaralılar var 
Gaziantep'te şehir eşkıyaları yol kesti!
Gaziantep'te 14 Ekim de elektrik kesintisi olacak yerler
Polise bir saldırı da Gaziantep'te
Gaziantep'te silahlı kavga: 1 ölü, 2 yaralı
Cinsel istismar suçundan aranıyordu! Firariyi jandarma yakaladı
Baba, anne ve 4 çocuk yan yana defnedildi
Aile faciasında yeni gelişme! Anne karnındaki yavru da ölmüş
Karı-koca kavgasına aileler de karıştı: Damat ve 4 aylık evli kuzeni öldü
Düğün evi cenaze evine döndü: Tüfekle havaya ateş eden şahıs, kuzenini öldürdü
Sürdürülebilir Malzeme Kongresi Gaziantep'te Devam Ediyor
Havaalanı yolunda kaza! Yaralılar var 
Cemal Kadoğlu’nun acı günü!
Genç Doktorların şahitleri sahneye sığmadı!
Gaziantep'te 6 tabut yan yana dizildi, göz yaşları sel oldu
Gaziantepliler dikkat! O mahallelere su verilmeyecek!
Gaziantep'te 13 Ekim de elektrik kesintisi olacak yerler
Gaziantep'te eylem ve etkinliklere engel!