Doç. Dr. Elay: Yoğun bakım en önemli birim

  • Yazdır
  • A
    Yazı Tipi
  • Yorumlar
Doç. Dr. Elay: Yoğun bakım en önemli birim
Abone ol
Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi, gelişen teknolojiye ayak uydurarak bölgenin sağlık turizminin öncüsü olmaya ve çözüm odaklı çalışmaya devam ediyor. Hastanenin en hayati birimlerinden olan dahili yoğun bakım ünitesi ise, 20 yatak, hekim, asistan hekimler ve 41 hemşire ile hizmet veriyor. Bölgedeki en donanımlı yoğun bakım merkezlerinden olan Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi dahili yoğun bakımı, hizmet kalitesini her gün biraz daha yükselterek, Güneydoğu Anadolu Bölgesine hizmet veriyor.

Her anlamda öncelik sırasını üstlenen insan ve insan sağlığının en büyük hazine olduğu düşünülerek, bunun bilincinde hareket eden hekim ve idari çalışanları ile sağlık hizmetlerini en üstün düzeye ve evrensel boyutlara taşıma anlayışı yanında, kaliteli ve düzeyli hizmetin devamlılığını sağlayan Gaziantep Üniversitesi Hastanesi eğitim - öğretim ve hizmet anlamında doğru, üstün vasıflı, güvenilir ve sınır tanımayan, ciddi prensiplerle tıbbi nitelikli hekimler yetiştirirken, aynı zamanda gerçekleştirdiği başarılı ameliyatlar ve teknoloji odaklı tedavi yöntemleri ve başta dahili yoğun bakım ünitesi ile insan sağlığına hizmet ediyor. Hastanenin en kritik servislerinden dahili yoğun bakım ünitesi ile ilgili Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Dahili Tıp Bilimleri Öğretim Üyesi Doç. Dr. Gülseren Elay, Memohaber Genel Yayın Yönetmeni Mehmet Taşçı'ya dolu dolu açıklamalarda bulundu.


''YOĞUN BAKIM HAYATİ BİRİMDİR''

Doç. Dr. Gülseren Elay, yoğun bakım üniteleri, hastanelerin en kritik ve hayati bölümlerinden birini oluşturduğunu belirtti. Bir anlamda hastaların yaşam mücadelesi verdikleri bir yer olan yoğun bakımın 20 yataklı ve kendisi ile birlikte 5 asistan hekim, 41 hemşire ve 16 temizlik çalıştığını kaydeden Elay,''Yoğun bakım üniteleri, hastanelerin en kritik ve hayati bölümlerinden birini oluşturur. Bir anlamda hastaların yaşam mücadelesi verdikleri yerlerdir.  Yoğun bakım ünitemiz 20 yataklıdır. Ünitemizde benimle beraber 5 asistan hekim, 41 hemşire arkadaşımız, 16 temizlik personeli bir sekreter çalışmaktadır. Bazı aylarda başka bölümlerden yoğun bakıma staja gelen hekimlerimiz de bulunmaktadır. Hemşirelerimiz ve doktorlarımız nöbetçi olarak kalmakta ve 24 saat kesintisiz çalışmaktadırlar. Hastaların yatış, çıkış ve tedavi kararları tarafımızca yapılmaktadır. Bölümümüzde çocuk hastalar hariç tüm hastaların yatışını kabul etmekte hasta seçimi yapmamaktayız. Dış merkezler, özel hastaneler ve çevre illerden hasta kabulü yapmaktayız.

Hasta seçiminde öncelik kuralına uymak ta, en fazla ihtiyacı olacak hastaya öncelik tanımaktayız. Yoğun bakıma hasta alma ve hasta çıkarma kararını yoğun bakım uzmanı belirler. İki tip yoğun bakım vardır açık ve kapalı yoğun bakım. Açık yoğun bakımda her hasta farklı branştan doktorlar tarafından takip edilirken, kapalı yoğun bakımda tüm hastalar tek doktor tarafından takip edilir. Yapılan çalışmalarda kapalı yoğun bakımlarda açık yoğun bakımlara göre ölümün çok daha az olduğu gösterilmiştir. Bizim yoğun bakım ünitemiz kapalı yoğun bakım ünitesidir. Yoğun bakım hizmetinin çatısını oluşturan hemşirelerimiz yoğun bakım alanında tecrübeli ortalama 10 yıl yoğun bakımda çalışmış hemşirelerdir. Asistanlarımız dahiliye bölümünün kıdemli asistanlarıdır, 3 ay staj ve 9 ay nöbet olmak üzere yaklaşık 1 yıl yoğun bakımda çalışmaktadırlar. Ünitemizde hastaların tıbbi durumunu sık aralıklar ile değerlendirir ve tedavi saatlik değişebilir''dedi.


''YOĞUN BAKIMIN 3 SEVİYESİ BULUNUR''
Hastanede verdiği önemli hizmetler ile hasta ve hasta yakınlarının önemli derecede sevgisini kazanan Gaziantep Üniversitesi Şahinbey Araştırma ve Uygulama Hastanesi Yoğun Bakım Dahili hekimlerinden Doç. Dr. Gülseren Elay, hasta yakınlarını da bu zorlu tedavi sürecine dahil ettiklerini aktararak,''Hastalarının ailelerini de hastanın tedavi sürecine dahil etmekte ve bunun önemine inanmaktayız. Örneğin yemek yedirme, hastaya moral verme bazı egzersizleri yaptırma konusunda ailenin desteğinin çok önemli olduğunu ve hastaların tedaviye daha hızlı cevap verdiğini düşünüyoruz. Daha önce Dr Ersin Arslan eğitim ve araştırma hastanesinde yaptığı ve yayınladığımız bir çalışmada  solunum cihazına bağlı hastalarda dahi masaj yapmanın müzik dinletmenin hastalara girişimsel işlem yaparken ağrı ve heyecanlarını azalttığını yoğun bakım ünitesinden daha erken çıkmalarında fayda sağladığını tespit ettik.

Bu uygulamamıza şu anki ünitemizde de devam etmekteyiz. Bilinmesi gereken yoğun bakımların üç seviyesi bulunur. Birinci basamak yoğun bakım daha hafif durumdaki hastaların izlenip tedavi edildiği ilk seviyedir. İkinci basamak yoğun bakım; daha ciddi durumdaki hastaların izlendiği ve tedavi edildiği bir seviyedir. Bu seviyede mekanik ventilatör denilen solunum cihazına bağlı hastalar takip edilebilir. Üçüncü basamak yoğun bakım ise en ciddi durumdaki en karmaşık ve kritik hastalıkları olan hastaların tedavi edildiği en üst seviyedir. Hastanın İki veya daha fazla organın hayati fonksiyonu sağlayabilmesi için cihaz desteğine ihtiyacı varsa hasta mutlaka üçüncü basamak yoğun bakımda takip edilmelidir.  Tedavide çok sayıda cihaz kullanmaktayız. En sık kullandıklarımız arasında solunum desteği vermek için solunum cihazları, kalp atış hızı ve ritmini sürekli izleme imkanı sağlayan monitörler, kan basıncını sürekli olarak izlemek imkanı sağlayan kan basıncı monitörleri, böbrek yetmezliği gelişen hastaların kanlarını temizlemek, toksinleri uzaklaştırmak için diyaliz makineleri, ilaçları veya sıvıları vermek için intravenöz pompalar dediğimiz pompaları bulunur''şeklinde konuştu.


FİŞ ÇEKME ŞEHİR EFSANESİDİR
Doç. Dr. Gülseren Elay, yoğun bakım ünitelerinde hastaların tedavisinin sonlandırılması veya "fiş çekme" olarak adlandırılan bir uygulamanın şehir efsanesi ve böyle bir durumun mevcut olmadığını kaydederek,''Yoğun bakım ünitelerinde hastaların tedavisinin sonlandırılması veya "fiş çekme" olarak adlandırılan bir uygulama şehir efsanesidir aslında mevcut değildir. Yoğun bakım üniteleri, hastaların hayatlarını kurtarmak ve sağlıklarını iyileştirmek için tasarlanmıştır. Türk ceza kanununda kasten adam öldürmek ile eşdeğer tutulur.

Yaşam ihtimali tıbben düşük hastalarda hekim bazı tedavileri hastaya eziyet etmemek adına sınırlandırma hakkına sahiptir. Tüm bunlara kara veren yoğun bakım uzmanı, tıp eğitimlerinin ardından uzmanlık dalı almış üzerine de üst ihtisas olarak yoğun bakım uzmanlığı yapmıştır. Bir yoğun bakım uzmanı olmak için liseden sonra mecburi hizmetler olmadan 14 yıl yapmakla yükümlü olduğu mecburi hizmetler ile beraber 20 yıl eğitim almak zorundadır. Yani bir yoğun bakım uzmanı 20 yılda yetişir. Türkiye'de yoğun bakım eğitimine 2012 yılında başlanmış ilk uzmanlar 2016 yılında diplomasını almıştır. Ben de Türkiye'nin diplomalı ilk yoğun bakım uzmanıyım ve bundan onur duyuyorum. Yoğun bakım uzmanları, yoğun bakım hastalarının karmaşık tıbbi durumlarını yönetmek için geniş bir tıbbi bilgi ve deneyime sahiptirler. Bu ancak üç yıllık yoğun eğitim sonrası gerçekleşebilir. Yoğun bakım uzmanları, acil durum müdahaleleri konusunda uzmanlaşmışlardır. Bazen hasta yakınları hastalarının entübe olmasını istemez. Makineye bağlanırsa çıkamayacağını düşünürler. Bu tamamen kirli bilgidir bu konuda yoğun bakım uzmanının kararına güvenmeleri hastaları için son derece önemlidir. Hastanın hayati riski varsa yoğun bakım uzmanı aile onayı almak zorunda değildir, önceliği hastanın hayatını kurtarmaktır. Ancak bizler hasta yakınını her konuda bilgilendiriyor ve hasta yakınının buna hakkı olduğuna inanıyoruz.  Biraz da bu cihazları ne için kullandığımız dan bahsedeyim. Solunum cihazlarının, hastanın akciğerlerine oksijen sağlamak ve karbondioksit atımını kolaylaştırmak dışında da solunum kaslarını dinlendirme, beyni koruma akciğerin kapalı bölümlerini açma görevi vardır. Yoğun bakıma alınan her hasta solunum cihazına bağlanmaz, daha öncesinde bağlamamak için birçok tedavi basamakları uygulanır. Hastanın cihaza bağlanmaması durumunda beyin ve diğer organların hasar göreceği veya kalbin duracağını gösteren kriterler vardır. Bu kriterler olduğu halde solunum cihazına bağlama geciktirilirse hasta hayatını kaybedebilir veya kalbi durduğu için yapılan uzun kalp masajı sonrası beyin hasar görebilir. Yani tıbbi anlamda kimin ne zaman solunum cihazına bağlanıp ne zaman solunum cihazından ayrılacağının kriterleri nettir. Yoğun bakım ünitelerinde işlemler matematik hesabı gibidir. Kime ne yapılması gerektiği hasta bazında bilinir. Solunum cihazı dışında kullandığımız iki diğer cihaz diyaliz ve plazmaferezdir. Pandemi döneminde sitokin kolonu ve ECMO cihazlarını oldukça sık kullandık ancak şu an onlardan bahsetmeyeceğim. Daha sık kullandığımız diyaliz, böbrek yetmezliği olan hastalara uygulanan bir tedavi yöntemidir böbrek fonksiyonlarını destekleme amacıyla kullanılır. Diyaliz makinesinde, kanın temizlenmesi ve atık maddelerin vücuttan uzaklaştırılması için özel bir filtre kullanılır. Temizlenmiş kan, tekrar hastanın vücuduna geri verilir. Şoktaki hastaların diyalizini bizim yoğun bakım ünitesinde kendim yönetiyorum. Çünkü şokta tek korunması gereken böbrekler değil beraberinde karaciğer ve beynin ve dolaşımın da korunması gerekir.

Ayrıca bu diyaliz yöntemi genelde 24- 72 saat ve çok yavaş hızda yapılır. Bu amaçla bölümümüz de 4 diyaliz cihazımız bulunmaktadır. Yoğun bakım ünitemizde bir diğer kullandığımız yöntem olan plazmaferez, vücuttaki kanın hücrelerden arındırılan beyaz kısmı olan plazmanın dolaşımdan çıkarılıp temizlenmesi işlemidir. Bu işlem sırasında, plazmanın içinde bulunan zararlı maddeler, toksinler, antikorlar veya diğer istenmeyen maddeler temizlenir ve atılır. Plazmaferezde bir cihaz yardımıyla kanın plazması ayrılır ve temizlenir. Temizlenen plazma, geri dolaşıma verilmeden önce genellikle kan bankasından temin edilen taze donör plazması veya yapay bir sıvı ile değiştirilir. Bu işlem, plazmanın içinde bulunan zararlı maddelerin uzaklaştırılmasını ve kanın temizlenmesini sağlar. Plazmaferezi; vücudun kendi dokularına saldırması ile karakterize olan bağışıklık sistemi hastalıklarının tedavisinde, bağışıklık sistemi sinirleri hedef aldığı Guillain-Barré sendromu gibi nörolojik hastalıkların tedavisinde, miyelom gibi bazı kan kanseri türlerinde aşırı miktarda proteinin uzaklaştırılmasında, bazı toksik madde zehirlenmelerinin tedavisinde kullanmaktayız.

Bu kadar yoğun cihaz kullanılmasına rağmen hiçbir cihaz hastayı düzeltemez. Bunun nedeni hastaların neredeyse tüm sistemlerinin hasar görmüş olması, her hastada her cihazın etkili olmaması hatta bazı hastalarda zararlı olması, cihazların bir tarafı düzeltirken öbür tarafın bozulabilme ihtimali, kullanılan çok sayıda ilaçların organlar üzerindeki yüküdür. Bu nedenle aynı tanıları alsalar bile her hastada kullanılan ilaç dozu, cihaz sayısı, tedavi süresi farklıdır. Bir diğeri yoğun bakım ünitelerinde yaşın önemi yoktur, kırılganlık dediğimiz skorun önemi vardır. Aynı yaşa sahip iki  hastadan sağlıklı iken kendine daha iyi bakan, sigara içmeyen, alt hastalığı daha az olan, beslenmesine dikkat eden, daha fazla yürüyüş yapmış olan yoğun bakımdan daha kısa sürede çıkar. Bu nedenle tüm vatandaşlarımıza kendilerine iyi bakmalarını sağlıklarına yatırım yapmalarını öneriyorum''diye konuştu.

Kaynak:Haber Merkezi

Anahtar Kelimeler:
  • 0
    SEVDİM
  • 1
    ALKIŞ
  • 3
    KOMİK
  • 0
    İNANILMAZ
  • 0
    ÜZGÜN
  • 0
    KIZGIN
Çocuk Ve Ergenlerde Yeme BozukluğuÖnceki Haber

Çocuk Ve Ergenlerde Yeme Bozukluğu

Oturma Alanlarının Fonksiyonel Mobilyaları: TV ünitesi ve SehpasıSonraki Haber

Oturma Alanlarının Fonksiyonel Mobilyala...

Yorum Yazın