Gaziantepli sanatçı Hacer'den seyahat yazıları

Gaziantepli sanatçı ve aynı zamanda TV’lerde program yapan Hacer Özil, Hürriyet Gazetesi’nde seyahat yazılar yazıyor. 
İşte bir seyahat yazısı daha;

75 yıllık Arnavutköy’lü Harun beyle, mahallede yaşayan arkadaşlarım sayesinde tanıştık. Yolda ayak üstü çıktı karşımıza, balıktan geliyordu. Arnavutköy gerçek bir balıkçı kasabası, yeni mekanlar balık restaurantlarıyla bunu simgelese de, yaşayan halk, balık tutmanın ve hafta sonu keyifle tuttukları balıkların tüm aileyi bir araya getiren bir buluşmaya da vesile olduğunu söylüyorlar.

Mahallenin muhtarı eskiden mahalle mahalle ,sokak sokak kim var bilirdim ,her yer gibi burasıda değişti ve sürekli yenilenen kiracılar ,bir çok evin iş yerine dönmesiyle ,ben bile yabancılaştım diyor ama yine de sit alanı olması ,o tarihsel dokuyu ve ruhu içinde barındırıyor hala…Ebru’nun vespa motoru ve mükemmel rehberliğiyle , yokuşları ,sokakları keşfetmek çok daha kolay oldu tabi… İşte hiç bozulmamış Arnavutköy evleri Bakkal sokakta.. Hepsi aynı, üstlerinde nakışlı ahşaplarla, en eski özelliği taşıyor hala ve size zamanda kısa bir yolculuğa çıkarıyor.

Ve Kilise… Taksiarhis Rum Ortodoks Kilisesi; İstanbul Boğazı’nın Rumeli yakasında Arnavutköy Satış meydanında 1899 tarihlerinde inşa edilmiştir. Kilisenin 16 yy’da zengin Rumlar tarafından iyileştirici gücü olduğuna inanılan baş melek Mikail’e ithaf edildiği bilinmektedir. Bizans döneminde bu kilise ile ilgili bilgiler olmasına rağmen, kilise üzerinde bu dönemi anlatan bir kitabe yok. Yapının bir çok kez tahrip olduğu ve tamir edildiği bilinmektedir. Bugünkü kilise 1896-1899 tarihlerinde inşa edilmiş.

Kilise’ye vardığımızda fotoğraf çekmek için izin istiyorum Papaz’dan, Patrikhane’nin iznini almamızı istiyor. Öyle bi zaman olmayınca , hızlıca bahçesinde gezip içeriye giriyoruz. Özel bi mimari ve ruhani atmosferi var ve oldukça etkileyici. Arnavutköy’e gelip mutlaka görmeniz gereken yerlerin başında geliyor. Arnavutköy’de eski Rum evleri ahşap ve 4 kat ile sınırlı .. Genelde girişler mutfak diğer 3 kat küçük merdivenlerle odalara ayrılıyor. Kalabalık aileler ancak böyle sığabiliyordu sanırım geçmiş zamanlarda bu evlere. Ve en çok özlediğimiz şeylerden biri kapı önü sohbetleri , hala uzun yıllardır yaşayanlar kapı önünde muhabbetlerini sürdürüyorlar ya da çat kapı misafir olabiliyorlar birbirlerine. Tıpkı Nice, Kıbrıs , Akdeniz bölgelerinde olduğu gibi..

Arnavutköy halkının haricinde, iş ve yeme içme sektörünün parlayan yıldızı Sur Balık benim her daim tercih ettiğim, ailece severek gittiğimiz, terasında muhteşem Boğaz manzarasıyla birlikte en lezzetli balıkları ve mezeleri yediğimiz yerlerden birisidir.

Biz gezimiz sırasında çok acıkınca tabi yine Arnavutköy’le simgeleşmiş “Ali Baba Köftecisi”nde mola veriyoruz, gayet güzel giyimli bakımlı bi hanımefendi tek başına köftesini yerken , selamlaşıp sohbet etmeye başlıyoruz. Burası evde çocuklar köfte dediğinde aradığımız imdadımıza yetişen bi yer. Evlere servis geleneğini başlatanlardandır diyor. Ali Baba’nın Oğlu Ömer beyle konuşuyoruz, balık bölümü istediğimiz gibi olmadı , içkili müşteri ile yemek yiyip giden müşteri farklı. Babamız köfteyle meşhurdu, biz de öyle devam ettirdik geleneği diyor. Köfte gerçekten çok lezzetliydi Köfte dana etinden kıyma ve meslek sırrı bir kaç şey daha ile birlikte yapılıyor. Yanına gelen piyaz ve acılı ezmeye de ayrıca bayıldım, yolunuz düşerse mutlaka deneyin derim.

Tabi yine mahalle ile simgeleşmiş “Any Gastrobar”, Ali Baba Köftecisi’nin tam karşısında yer alıyor. Gündüz kahve ve hoş sohbetle zaman geçirirken gece de kaliteli müzik ve lezzetli kokteylleriyle günü keyifle bitirebileceğiniz bir mekan.

Hemen arka sokakta dekorasyonuna hayran kalacağınız ufacık bir mekan “Kavanoz” girişi küçücük olup arkada bahçeye açılan tatlı bir yer..

“Miss Delicious Bakery” iki kız kardeşin pastacılıkla başlayan serüveni , önünde poz veren bizler içinde adeta bi film platosu gibi güzellikte mimariye sahip. Mimarisi de mutfağı da güzel , tatlı molasını verebileceğiniz bir yer.

Bazı özel moda tasarımcıları , mimari ofisler yine buraya taşınmış ,belli ki sessizlikten ilham alıyorlar. Yakında ben bile taşınabilirim, yine bir çok müzisyen arkadasim stüdyolarını buraya taşıdılar .. Sanat sessizlik gerektirir di mi ama?