© Memo Haber 2022

GİBTÜ, gerçekleştirdiği uluslararası projelerle yankı uyandırıyor

Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi (GİBTÜ) Rektörü Prof. Dr. Şehmus Demir,  Memohaber’de Kahve Molası’nın konuğu oldu. Yoğun çalışma temposuna rağmen www.memohaber.com’un Kahve Molası’na konuk olan GİBTÜ Rektörü Demir, www.memohaber.com İnternet Haber Sitesi Yayın Koordinatörü Mehmet Taşçı’nın sorularını yanıtladı.

Bilim ve teknolojiyi İslam ile harmanlayan Türkiye’nin ilk ve tek devlet üniversitesi GİBTÜ, uluslararası akademik iş birlikleri, özgün eğitim modeli ve küresel vizyonuyla misyonunu her geçen gün daha da güçlendiriyor. Rektör Demir, “Üniversitemizi bir marka hâline getirmek için yoğun çaba sarf ediyoruz. Akademik anlamda büyük bir başarıya sahibiz. Akademisyenlerimiz yayın üretme sayısı açısından Türkiye’de 5. sırada yer alıyor.” diyor.

Gaziantep’te şehirle entegre üniversite modelini hayata geçirerek, resmi ve sivil kurumlarla güçlü iş birlikleri kurup, eğitimden sanayiye, kültürden akademik çalışmalara kadar geniş bir alanda etkisini artıran GİBTÜ, gerçekleştirdiği uluslararası projeler ve akademik başarılarla dünya genelinde de yankı uyandırıyor.

Rektör Prof. Dr. Şehmus Demir ve ekibi üniversitenin bilimsel kimliğini ve küresel misyonunu her geçen gün daha da ileriye taşıyor. Türkiye’nin ilk ve tek İslam temalı devlet üniversitesi olan GİBTÜ, eğitimde kalite standartlarını yükselterek yabancı dille eğitim veren programlarını genişletiyor ve uluslararası öğrenci sayısını artırarak küresel rekabet gücünü pekiştiriyor.

Göreve gelir gelmez öncelikli hedeflerinin GİBTÜ’nün güçlü, güven veren ve motive eden bir kurumsal kimlik kazanmasını sağlamak olduğunu ifade eden Rektör Şehmus Demir, “Çalışma kültürümüzde özel üniversite hassasiyetiyle hareket etmeyi, kurum içinde aile sıcaklığını hissettirmeyi, toplumsal ve kültürel değerlere önem vermeyi, bölgesel etkinlikler düzenlemeyi ve Ortadoğu’ya akademik açıdan açılan bir köprü olmayı öncelik haline getirdik. Uluslararasılaşmaya büyük önem veriyoruz. 40’tan fazla ülkeden yaklaşık 750 yabancı öğrenci üniversitemizde eğitim görüyor.  Yeni ülkelerle akademik iş birlikleri kurma çalışmalarımız da devam ediyor” dedi.

ÜNİVERSİTEMİZİ BİR MARKA HÂLİNE GETİRMEK İÇİN YOĞUN ÇABA SARF EDİYORUZ

Hocam, öncelikle bize üniversiteden bahseder misiniz? Fakülteler, bölümler, öğrenci ve akademik kadro sayısı nelerdir?

Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, 18 Mayıs 2018 tarihinde kurulmuştur. Dolayısıyla oldukça genç bir üniversiteden bahsediyoruz. Buna rağmen, üniversitemiz son iki yılda birçok alanda önemli mesafe kat etmiştir. Şu anda üniversitemizde 3.765 lisans, 1.603 ön lisans ve 233 lisansüstü olmak üzere toplam 5.601 öğrenci bulunmaktadır. Akademik kadromuzda 206, idari kadromuzda ise 195 olmak üzere toplam 401 personel görev yapmaktadır.

Şu an itibarıyla aktif olarak eğitim veren 5 fakültemiz bulunmaktadır:

•             Tıp Fakültesi

•             Sağlık Bilimleri Fakültesi

•             İslami İlimler Fakültesi

•             Mühendislik ve Doğa Bilimleri Fakültesi

•             Güzel Sanatlar, Tasarım ve Mimarlık Fakültesi

Bunlara ek olarak 3 yüksekokul, 2 meslek yüksekokulu ve 1 enstitümüz bulunmaktadır. Üniversitemiz bünyesinde toplam 32 bölüm, 17 koordinatörlük, 3 araştırma ve uygulama merkezi, 33 program ve 59 ana bilim dalı ile eğitim-öğretim faaliyetleri sürdürülmektedir.

Üniversitemizi bir marka hâline getirmek için yoğun çaba sarf ediyoruz. Bu kapsamda, eğitim-öğretim faaliyetlerimizde ve akademik-idari personel için belirlenen hedeflere ulaşmak adına çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Lisans düzeyinde en büyük hedeflerimizden biri, programlarımızın %100 yabancı dilde eğitim vermesidir. Nitekim bu yıl itibarıyla Mühendislik Fakültemizde eğitim dili %100 İngilizceye dönüşmüştür. İslami İlimler Fakültemizde ise eğitim dili %100 Arapça olan bir programımız bulunmaktadır ve bu program bu yıl ilk mezunlarını vermektedir.

Lisansüstü eğitimde de aynı seviyeye ulaşmayı hedefliyoruz. Anadil eğitimine büyük önem versek de yabancı dilde eğitim veren programlar açmamızın temel sebebi, öğrencilerimizin küresel düzeyde rekabet edebilmesini sağlamak ve akranlarından pozitif şekilde ayrışmalarına katkıda bulunmaktır. Dil bariyerini aşmadan uluslararası başarı elde etmek mümkün değildir. Bu nedenle temel amacımız, özellikle lisansüstü eğitim alanında üniversitemizi Türkiye’de saygın bir konuma getirmektir.

Akademik anlamda büyük bir başarıya sahibiz. Akademisyenlerimizin yayın üretme sayısı açısından Türkiye’de 5. sırada yer almaktayız. Ancak bu başarıyı daha da geliştirmek istiyoruz. Bunun yanı sıra akademik birimlerimizi akredite ederek kalite standartlarına uygun bir yapı oluşturmak için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.

ANAHTAR SÖZCÜĞÜMÜZ, HER ALANDA KALİTE

Hocam, 2 yıl önce göreve atandınız. Bu süreçte üniversitede neler yaptınız, neleri değiştirdiniz?

15 Mart 2023 tarihinde Sayın Cumhurbaşkanımızın tensipleriyle Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi’ne rektör olarak atandım. Göreve gelir gelmez öncelikli hedefimiz, GİBTÜ’nün güçlü, güven veren ve motive eden bir kurumsal kimlik kazanmasını sağlamak oldu. Çalışma kültürümüzde özel üniversite hassasiyetiyle hareket etmeyi, kurum içinde aile sıcaklığını hissettirmeyi, toplumsal ve kültürel değerlere önem vermeyi, bölgesel etkinlikler düzenlemeyi ve Ortadoğu’ya akademik açıdan açılan bir köprü olmayı öncelik haline getirdik.

Bu doğrultuda, üniversitenin akademik vizyonunu belirleyen kısa, orta ve uzun vadeli hedefler oluşturduk. Tüm fakülteler ve akademik birimler için de bu hedeflerle uyumlu özel amaçlar belirledik. Üniversitemizin kurumsal kimliğini yansıtan bazı temel ilkeleri ön plana çıkardık.

Yaptığımız en büyük değişikliklerden biri, personelimizin ve öğrencilerimizin üniversitemize ve görevlerine dair algısını değiştirmek oldu. Bir devlet üniversitesinde de aile sıcaklığının, uyum içinde çalışmanın ve özel üniversite performansıyla hareket etmenin mümkün olduğunu hep birlikte gördük. Bugün GİBTÜ’yü, herkesin kaliteyi merkeze alarak işine odaklandığı ve üniversitenin kurumsal ideallerine ulaşmak için çaba gösterdiği büyük bir aile olarak tanımlayabilirim.

Herhangi bir istek veya sorunla anında ilgilenmeyi çok önemsiyorum. Bu yüzden akademik ve idari birimlerimiz, taleplere ve problemlere yönelik dinamik bir sorumluluk mekanizması ile çalışmaktadır. Yarım kalan ya da çözümsüz bir meselemiz olmaması için her an ulaşılabilir durumda olmaya özen gösteriyorum.

Biz göreve geldiğimizde üniversitemizde 2. 822 öğrenci eğitim görüyordu. Bu sayı şu an için 5.601’e yükseldi. Yine 2022 yılında 5 farklı ülkeden 40 yabancı öğrenci bulunurken, bu sayı da 40 farklı ülkeden 678 öğrenciye yükseldi.  Uluslararasılaşmaya büyük önem veriyoruz. Yeni ülkelerle akademik iş birlikleri kurma çalışmalarımız hız kesmeden devam etmektedir.

DÜNYA GENELİNDE FARKLI ÜNİVERSİTELERLE İŞBİRLİKLERİ GELİŞTİRİYORUZ

Üniversiteniz Türkiye’de birçok ilke sahip. Özellikle ismi çok özel. Bu konuda neler söylersiniz? İsminin size sağladığı avantajlar ve dezavantajlar nelerdir?

Üniversitemiz, Türkiye’de ismi “İslam” kelimesiyle başlayan ilk ve tek devlet üniversitesidir. Dünya genelinde de İslam ile bilimi ve teknolojiyi bir araya getiren tek üniversitedir. Bu yönüyle üniversitemiz, bir misyon üniversitesi olma niteliği taşımaktadır. Bu misyon, İslam’ın bilim ve teknoloji ile çatışan değil, aksine birbirini tamamlayan ve geliştiren unsurlar olduğunu ortaya koyma ilkesine dayanmaktadır. Bu anlayışa kurumsal bir derinlik kazandırmak için yoğun çaba sarf ediyoruz.

Bu bağlamda, farklı ülkelerdeki üniversitelerle iş birlikleri geliştiriyoruz. Özellikle Malezya ve Körfez ülkelerinin akademik tecrübelerini inceliyoruz. Son olarak, Malezya İslam Üniversitesi’nin kurucularından, lisans ve doktorasını Harvard’da tamamlamış, modern tıbbın merkezine ahlakın yerleştirilmesi projesini birçok ülkede başarılı bir şekilde uygulamış dünyaca ünlü Prof. Dr. Omar Kasula’yı üniversitemize davet ederek, bir dizi seminer vermesini sağladık. Ayrıca Sayın Omar Kasula ile kısmi zamanlı hoca olarak üniversitemizde çalışması konusunda anlaşma sağladık ve YÖK’le yazışmaları başlattık.

Üniversitemizin bir misyon üniversitesi olduğunu göz önünde bulundurarak, uluslararası alanda güçlü kurumsal bağlantılar kurma yönündeki çalışmalarımızı kararlılıkla sürdürüyoruz.

MESNETSİZ SUÇLAMALARA GEREKEN CEVAP VERİLDİ

Geçtiğimiz aylarda Avrupa Parlamentosu'nda bazı ırkçı parlamenterler tarafından GİBTÜ ve şahsınız hedef gösterildi. Süreç şu anda ne durumda? Konu hakkında bilgi verir misiniz?

Bildiğiniz gibi, 30 Eylül 2024 tarihinde Avrupa Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen’e hitaben, Gaziantep İslam Bilim ve Teknoloji Üniversitesi ve şahsımla ilgili tamamen gerçek dışı iddialara dayanan bir mektup gönderildi.

Bu mektupta, Hamas’ı desteklediğim, intifada çağrısı yaptığım, İsrail’i “katliam yapmakla” suçladığım, antisemitizmi teşvik ettiğim ve Avrupa değerlerine aykırı hareket ettiğim gibi mesnetsiz suçlamalar yer aldı. Mektup tamamen kriminalize edici bir dille yazılmış olmasına rağmen hiçbir somut belge içermiyordu.

Bana göre, hakkımızda parlamentoya sunulan bu mektup sadece Filistin konusundaki duruşumuz nedeniyle hazırlanmadı. Gazze’de yürütülen savaşa karşı takındığımız vicdani tutum, insan olmanın bir gereğiydi. Bu bağlamda, Filistin konusundaki net duruşumuzun yanında üniversitemizin hedef alınmasının birkaç temel sebebi olduğunu düşünüyorum:

1.            Misyon Üniversitesine Dönüşüm Süreci

Göreve geldiğimizden bu yana, üniversitemizin bir misyon üniversitesi olduğu bilinciyle hareket ettik. Malezya, Kuveyt, Katar, İngiltere, Almanya, İspanya, Irak ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi birçok ülke ile karşılıklı ziyaretler gerçekleştirdik. Akademik iş birliklerimizi protokoller ve ortak projelerle güçlendirdik.

2.            Uluslararası Proje Başarıları

Üniversitemiz, proje bazlı çalışmalara büyük önem veriyor. Nitekim Tıp Fakültemizde bir öğretim üyemiz tarafından yürütülen bir proje, 250 bin Euro değerinde Avrupa Birliği Fonu almaya hak kazandı. Söz konusu mektupta, bu fonun kesilmesi talep ediliyordu.

3.            Toplumsal Bağlar ve Akademik Özgürlük

Üniversite olarak, şehirde ve ülke genelinde faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşları (STK) ve kanaat önderleriyle düzenli toplantılar gerçekleştirdik. Bu görüşmeleri, üniversite-toplum ilişkilerinin önemli bir parçası olarak değerlendirdik.

Tüm bu iddiaları detaylı bir şekilde ve somut delillerle çürüten kapsamlı bir cevabi mektup hazırlayarak ilgili kurumlara ilettik. Ayrıca, öğretim üyemizin kazandığı projenin askıya alınma kararının iptalini talep ettik. Nihayetinde, Avrupa Parlamentosu’nda hararetli tartışmalar sonucu yapılan oylamada hakkımızda ortaya atılan iddialar reddedildi.

Bu süreçte, Türkiye Ulusal Ajansı Başkanı Sayın İlker Astarcı’nın desteğini özellikle vurgulamak isterim. Kendilerine bu süreçte verdikleri destekten ötürü bir kez daha teşekkür ederim.

ORTAK PROJELERE BÜYÜK ÖNEM VERİYORUZ

GİBTÜ’nün daha önce şehirden uzak ve kopuk olduğu söyleniyordu. Şimdi durum nedir? Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?

Üniversitelerin, toplumun değerleriyle uyumlu olması ve toplumun ihtiyaç ve problemlerini anlayıp bunlara çözüm üreten kurumlar hâline gelmesi gerektiğine inanıyorum. Özellikle isminde “İslam” kelimesi bulunan GİBTÜ’nün bu misyonu somut faaliyetlerle desteklemesi büyük önem taşıyordu. Bu doğrultuda, resmi ve sivil tüm kurumlarla yakın ve sıcak diyaloglar kurduk.

Valiliğimiz, belediyelerimiz, sanayicilerimiz ve il müdürlüklerimizle sürekli iletişim hâlindeyiz. İl Müftülüğümüz ile birlikte Türkiye’de ilk kez Mesleki Eğitim Seminerleri düzenledik. Yaklaşık 120 din görevlisini, İslami İlimler Fakültemizde 32 konu ve 32 konuk ile 8 hafta süren interdisipliner bir eğitim programından geçirdik. Bu programa katılan din görevlilerine sertifikaları, Diyanet İşleri Başkanı Sayın Prof. Dr. Ali Erbaş’ın Gaziantep’te katıldığı bir programda takdim edildi.

Ayrıca, Gaziantep’te ikamet eden, başta Suriyeli olmak üzere farklı ülkelerden âlim ve düşünürlerle geniş kapsamlı bir toplantı düzenledik. Gaziantep’te faaliyet gösteren STK’larla Sivil Müzakere Toplantıları serisini başlattık. Her toplantıya yaklaşık 70 STK temsilcisi katıldı ve önemli fikir alışverişlerinde bulunuldu. Bu toplantıları sürdüreceğiz inşallah.

Öğrencilerimizin sosyal ve akademik gelişimlerine katkı sağlamak amacıyla Kızılay ve belediyelerimiz ile iş birliği içinde çeşitli hizmetler sunduk. Üniversite-sanayi iş birliğini geliştirmeye yönelik önemli adımlar attık. Geçtiğimiz hafta, Gaziantep Sanayi Odası Yönetim Kurulu’nu üniversitemizde ağırladık ve ortak projeler üzerine verimli görüşmeler gerçekleştirdik.

Üniversitemizi şehirle buluşturan pek çok program icra ettik. Bunların tamamını burada sıralamak elbette gereksiz olacaktır. Ancak özellikle 21-23 Kasım 2024 tarihlerinde gerçekleştirdiğimiz Uluslararası Stratejik Müzakereler Forumunu hatırlatmak isterim. 15 ülkeden önde gelen âlim ve düşünürlerin katıldığı bu büyük organizasyonu, Şahinbey Kongre ve Sanat Merkezi’nde düzenledik. Halkımızın katılımına açık olan bu program, yaklaşık 1.500 kişi tarafından takip edildi. Önümüzdeki yıl bu önemli programı bir kez daha gerçekleştirmeyi planlıyoruz.

GİBTÜ OLARAK, SURİYE’NİN FİKRÎ VE DUYGUSAL İNŞASI İÇİN ELİMİZDEN GELENİ YAPMAYA HAZIRIZ.

Suriye’de yeni bir dönem başlıyor. GİBTÜ, bu süreçte nasıl bir rol üstlenecek? Neler yapmayı planlıyorsunuz?

Suriye, yaklaşık 14 yıllık bir iç savaşın ve 60 yıllık bir dikta rejiminin ardından yeni bir döneme giriyor. Bu süreçte, ülke en önemli uzmanlarını, entelektüellerini ve kısacası beşerî sermayesini büyük ölçüde kaybetti. Yeni dönem, herkes için farklı sorumluluklar doğuruyor. Ancak kanaatimce en büyük sorumluluk, eğitim kurumlarına düşmektedir.

Bir toplum, düşünsel ve duygusal açıdan yeniden inşa edilmeden; siyaset, kültür, kentleşme ya da sanayileşme gibi alanlarda başarılı bir yapı oluşturamaz. Bu nedenle, Suriye halkının yeni bir başlangıç yapabilmesi için eğitim kurumlarının, özellikle de üniversitelerin ciddi katkılar sunması gerektiğine inanıyorum.

Ancak eğitim alanında sunacağımız desteğin son derece hassas ve belirli ahlaki ilkeleri gözeten bir çerçevede gerçekleşmesi zorunludur. Eğitim kurumları, her durumda en doğru yöntemi bilen ve bunu dayatan bir konumda olmamalıdır. Aynı zamanda, Suriye’deki toplumsal çeşitliliği ve hassas dengeleri göz ardı eden yaklaşımların da doğru olmadığını düşünüyorum.

Bizler, Suriye halkını ve kurumlarını güçlü bir empati duygusu ile anlamaya çalışmakla mükellefiz. Eğitim kurumlarımız, Suriye halkının duygusal ve kültürel hassasiyetlerini dikkate alan, toplumsal gerçekliği ve farklılıkları göz önünde bulunduran bir yaklaşımla hareket etmelidir. Bu süreçte, bilgi ve tecrübe paylaşımına dayalı bir iş birliği anlayışını benimsemek zorundayız.

GİBTÜ olarak, Suriye’nin fikrî ve duygusal inşası için elimizden geleni yapmaya hazırız. Bu vizyon doğrultusunda, Şam’a bir ziyaret gerçekleştirdik. Şam’da, Suriye Yükseköğretim Bakanı Sayın Abdulmun’im Abdulhafız ve Şam Üniversitesi Rektörü Sayın Muhammed Usame el-Cabban ile son derece verimli görüşmeler yaptık. Halep Üniversitesi Rektörü ile de telefon görüşmeleri gerçekleştirdik.

Bu diyaloglarımızı ortak projeler ve akademik faaliyetler seviyesine taşımak adına önümüzdeki dönemde bir kez daha Şam’a gitmeyi planlıyoruz.

İlginizi Çekebilir

TÜM HABERLER