Prof. Dr. Zengin: Bilimin her aşamasında kendimizi yeniliyoruz
SAĞLIKGaziantep Üniversitesi Şahinbey Uygulama ve Araştırma Hastanesi deneyimli hekim kadrosu ve teknik donanımları ile bölgenin sağlık üssü olmaya devam ediyor.
Bilimsel ve teknik gelişmeleri çok yakından takip ettiklerini söyleyen Şahinbey Uygulama ve Araştırma Hastanesi Başhekimi Prof. Dr. Suat Zengin, bu sayımızda hastane acil servisi ve birçok deneysel araştırmada kullanılan deney hayvanları ünitesi hakkında önemli açıklamalarda bulundu. Bilimin ışığında sürekli kendilerini yenilediklerini dile getiren Zengin, “Şahinbey Uygulama ve Araştırma Hastanesi bölgenin sağlık üssüdür” dedi.
ZENGİN: ACİL SERVİS YOĞUNLUĞUNDA TÜRKİYE VE DÜNYA ORTALAMASININ ÇOK ÜZERİNDEYİZ
Gaziantep Üniversite Hastanesi’nin acil servis yoğunluğuna dikkat ederek alınan hasta sayısının Türkiye ve dünya ortalamasının çok üzerinde olduğunu belirten Zengin, “Servisimiz 1999 yılında kurulda ve hastanemiz bünyesinde hizmet vermeye devam ediyor. 1999 yılında 24 saat içinde 30-35 hastanın geldiği bir servisken şu an itibariyle bin, bin 200 hastanın alındığı bir yer. Çocuk acil hastalarında ise bu sayı 200-300 civarındadır. Bu sayılar Türkiye ortalamasının da üzerinde olduğu gibi dünya ortalamasının da çok çok üzerindedir. Dünya ortalamasında acile başvuru sayısı toplam polikliniklerin yüzde 8’i kadardır. Bizde ise bu oran yüzde 40 bandında. Bu sayı mevsimsel gribal salgınların olduğu dönemlerde ise çok ciddi oranda artış gösteriyor. Acil birimlerimizde yeşil alanlarda yine hastalarımızın tedavilerini yapıyoruz. Gündüz mesai saati olarak uygun olan vatandaşların özellikle aile hekimlerine, sağlık ocaklarına ve polikliniklere gitmesi sağlanırsa acil birimlerin yükünün hafifleyeceğini de düşünüyoruz” açıklamalarında bulundu.
ACİL SERVİSİMİZ A’DAN Z’YE TÜM TEKNİK DONANIMLARA SAHİP
Acil servisin teknik detaylarından Bahseden Zengin, “Acil servisimizde 4 öğretim üyemiz, 3 profesör, bir doçent ve 26 asistanla hizmet veriyoruz. Yataklı gözlem ünitemiz var sekiz yataktan oluşuyor. Yine karşılama ünitemiz, canlandırma ünitemiz, kalp hastaları için takip ünitesi, zehirlenme vakaları için takip ünitesi, kritik hastalar için de yine takip ünitelerimiz mevcut acil servisimizde mevcuttur.
Yine acil servisimiz içinde ultrason ve diğer solunum cihazları ile teknik cihazlar en gelişmiş şekilde ve sayıda mevcuttur. Hizmet kalitesi açısından Türkiye’nin sayılı hastanelerinden birisiyiz” diye konuştu.
HEM KENDİ ÜNİVERSİTEMİZİN HEM DE ÇEVRE ÜNİVERSİTELERİN İHTİYAÇLARINA CEVAP VERİYORUZ
Deney hayvan ünitesinin fiziki şartları hakkında bilgi vererek Gaziantep Üniversitesi’nin hem kendi bilimsel araştırmaları hem de çevre üniversitelerin bilimsel araştırmaları için deney hayvanları yetiştirdiklerini söyleyen Zengin, “Deney hayvanlarımızla 2015 yılından bu yana hizmet veren ve 3 yıl önce fiziki kapasitesini geliştiren bir ünitemiz mevcut. Bölgemize deney hayvanı yetiştiren bir üniteyiz. Bilimsel araştırmalar için etik kurallara bağlı kalmak şartıyla üniversite bünyemizdeki öğretim üyeleri yapmış oldukları çalışmalarda bu hayvanları kullanıyorlar. Çevre üniversiteler bu alanlardaki ihtiyaçlarını da yine bizden karşılıyor. Fiziki koşulları dünya standartlarının üzerinde bir ünite. Havalandırmadan yemlemesine, bakımına kadar otomatik akıllı sistem ile takip edilen bir birimimiz burası. Toplamda 2 bin değişik cinslerde hayvan yer almakla birlikte değişik hastalık türleri için kullanılıyor. Çalışmalarda hayvanların kullanılması bilimin gelişmesi açısından önem arz ediyor. Dünyada da kabul edilen sistem budur. Fakat çok ciddi katı kurallar vardır. Hayvan haklarını kesinlikle gözeterek gerekli izin belgeleri ile çalışmalar yapılıyor” ifadelerinde bulundu.
ULUSLARARASI ÇALIŞMALARDA BÜYÜK ADIM GAÜNDAM’DA
Gaziantep Üniversitesi bünyesinde işleyiş gösteren, deneysel araştırmalar için gerekli her türlü altyapıya sahip Gaziantep Üniversitesi Deney Hayvanları Araştırma Merkezi (GAÜNDAM) bilime ve araştırmalara farklı bir bakış açısı, yenilik getirebilecek türden çalışmalarına hız kesmeden devam ediyor. GAÜNDAM’ın işleyişi, bilime sunduğu faydalar ve sağlık etik kuralları hakkında Dr. Öğr. Üyesi Ahmet Sarper Bozkurt, detaylı bilgiler vererek birim tanıtımını gerçekleştirdi.
BOZKURT: BU BİRİMİMİZİ MODERN TIP VE BİLİMSEL ARAŞTIRMALAR İÇİN KULLANIYORUZ
GAÜNDAM’ın Modern tıbbın ve bilimsel araştırmaların olmazsa olması olduğunu söyleyen Bozkurt, “Modern tıbbın gelişiminde ve bilimsel araştırmalarda hayvan deneyleri önemli yer tutmaktadır. Hayvan deneyleri bilime ve araştırmalara farklı bir bakış açısı ve yenilik getirebilecek, tıp ve multidisipliner pozitif bilimlerin yararına bilgiler sağlayabilecek, en önemli araştırma yöntemlerinden birisi olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüzde önemi artarak devam eden deney hayvanları üzerinde yapılan bilimsel ve deneysel araştırmalar tarihinin eski çağlara dayandığı tahmin edilmektedir. İnsan ve hayvan türlerine duyulan ilgi ve merakla başlayan bu çalışmalar, tıbbın ilerlemesi ile birlikte insan vücudunun sırlarını daha iyi tanımaya yönelmiş ve insan üzerinde yapılan araştırmaların yasaklanmasıyla birlikte deney hayvanları bu araştırmalar için vazgeçilmez bir unsur haline gelmiştir” dedi.
ETİK İLKELER DOĞRULTUSUNDA ÇALIŞIYORUZ
Etik kurallar çerçevesinde, etik kurulun izniyle hareket ettiklerini ifade eden Bozkurt, “1970’lerden günümüze kadar Nobel tıp ödülüne layık görülen araştırmaların birçoğu deney hayvanları ile yapılan çalışmalardır. Hayvan deneyleri, etik kurallar çerçevesinde temel biyolojik ve tıbbi araştırmalarda hastalıkların tanı ve tedavi yöntemlerinin geliştirilmesinde, ilaçların ve kimyasalların güvenilirlik testlerinde, çok çeşitli disiplinlerde yürütülen lisans ve lisanüstü eğitim amacıyla araştırmalar üzerine kurulmuştur. "Deney hayvanı", bilimsel ve etik kurallara uyularak yapılan araştırmalarda kullanılacak olan yetiştirilmiş hayvanın tanımıdır. Tıp ve diğer birçok multidisipliner alanlarda araştırmaların büyük kısmı deney hayvanlarının kullanımını gerektirmektedir. Deney hayvanlarının kullanımı "Hayvan deneyleri etiği" kurallar bütünü çerçevesinde yapılmaktadır. "Hayvan deneyleri etiği" bilimsel araştırmalarda kullanılan deney hayvanlarının üretimlerinden ölümlerine kadar geçen süreçte onlara insanlar tarafından yapılan muamelelerin kural ve sınırlarını bilimsel ve etik ilkeler doğrultusunda tanımlanmasıdır. İlerleyen teknolojiye rağmen günümüzde memeli bir canlının (dokularının, hücrelerinin veya sistemlerinin) vereceği tepkiler simüle edilemediğinden, hayvan deneyleri bir mecburiyet gibi görünmektedir. Bilindiği gibi neredeyse kullandığımız bütün ilaçlar, aşılar insanlardan önce hayvanlar üzerinde denenmektedir” şeklinde konuştu.
DENEYSEL ÇALIŞMALAR İÇİN GEREKLİ HER TÜRLÜ ALTYAPIMIZ MEVCUT
T.C. Kalkınma Bakanlığı tarafından desteklenen proje (DPT) bünyesinde kurulan, 26 Ekim 2015 tarihinde çalışma izni alınan ve Gaziantep Üniversitesi Rektörlüğü araştırma merkezleri bünyesine dahil edilen GAÜNDAM’ın kobay, tavşan, fare, hamster, sıçan türleri için, üretim, kullanım ve tedarik iznine sahip olduğunu ifade eden Bozkurt, “GAÜNDAM bünyesinde; Giriş kat; Hayvan Deneyleri Yerel Etik Kurulu (HADYEK) ofis ve arşivi, seminer salonu, toplantı salonu, sorumlu veteriner hekim odası, yönetici odası ve sekretaryadan oluşmaktadır. 1. Katta; ameliyathaneler, basit girişim odaları, telemetrik kayıt odası, davranış odası, pre-op ve post-op odaları, metabolizma laboratuarı ve genel laboratuarlardan, 2.Kat ise; sıçan üretim odası, fare üretim odası, tavşan üretim odası, kobay üretim odası, bireysel havalandırılmalı sıçan ve fare kafesleri, izolatör sistem odası, otomatik su ve yıkama odası, transgenik ünitesi, yem ve altlık odasından oluşmaktadır. Ayrıca merkezde 1. ve 2. katlarda bay bayan soyunma odaları ve duş kabinleri bulunmaktadır” dedi.
ULUSLAR ARASI STANDARTLARLA ÇALIŞIYORUZ
GAÜNDAM’ın GAÜN Rektörlüğüne bağlı bir merkez olduğuna dikkat çeken Bozkurt, “Merkezimizin yönetiminden sorumlu olan Rektör Yardımcımız Prof. Dr. M. Avni Gökalp’dir. Merkezimiz de benimle birlikte Altyapı Sorumlusu Doç. Dr. Davut Sinan Kaplan, Veteriner Hekim Filiz Biçici, Veteriner Sağlık Teknikeri Betül Yıldırım, Hayvan bakıcıları Mahli Göydeniz ve Cumali Demirci görev yapmaktadır. Ayrıca başkanlığını Prof. Dr. A. Tuncay Demiryürek’ in yürüttüğü HADYEK ile organik bağımız bulunmaktadır. Gaziantep Üniversitesi bünyesinde yürütülecek deneysel araştırmalar için gerekli her türlü altyapı, araştırmalarda kullanılacak deney hayvanlarının uluslararası standartlarda yetiştirilmesi, bakımı ve beslenmesi için gerekli ortamlar Gaündam’da bulunmaktadır. Gaündam ileri düzeyde araştırmaların yapılabileceği, bağışıklık sistemi olmayan canlıların dahi çalışılmasına imkan verebilen izolatör kafes sistemlerinden, her kafesin ayrı ayrı havalandırıldığı IVC (Individually Ventilated Cages) kafeslere, deney hayvanlarının gıda alım ve atıklarının çok hassas ölçüldüğü metabolik kafeslere sahip bir merkezdir. Merkez ayrıca, ileri düzey fizyolojik kayıtların, hayvanların vücuduna mikro cerrahi ile yerleştirilen çipler vasıtasıyla alınabileceği, telemetrik kayıt ve analiz sistemi ve çeşitli davranış bozukluklarının tespit edilebileceği tam otomatik davranış sistemi gibi gelişmiş cihazlarla üniversitemizdeki ve bölgedeki tüm araştırmacılarımıza hizmet vermektedir. Gaündam yaklaşık 2000 adet deney hayvanının aynı anda bakım ve barındırılmasına imkân verecek seviyede, Avrupa Birliği Standartlarına göre dizayn edilmiş, bir deney hayvanı araştırma merkezidir” diye konuştu.
DENEY HAYVANI İHTİYACINI KARŞILIYORUZ
GAÜNDAM’ın aynı zamanda üniversitelerin ve diğer kamu kuruluşlarının deney hayvanı ihtiyaçlarını da karşıladığını vurgulayan Bozkurt, “Bilimsel araştırmalar ve lisansüstü eğitim amacıyla kullanılmak üzere deney hayvanlarının yürürlükteki mevzuata ve uluslararası standartlara uygun olarak barındırılması, bakımı, üretimi ve yetiştirilmesini, üniversitelerin ve diğer kamu kuruluşların deney hayvanı ihtiyaçlarının karşılanmasını, deney hayvanları ile çalışma yapacak araştırıcıların, deney hayvanı kullanım süreçlerini etik ilkelere uygun olarak yürütmelerini sağlamak, tecrübeli akademik ve personel kadrosuyla katkıda bulunduğu deneysel metotlarla birlikte üniversitelerin ve diğer araştırma kurumlarının hizmetine sunmak amacıyla görev yapmaktayız. Merkezimizin önemli faaliyet alanlarından biri de üniversitemiz bünyesinde bulunan hayvan deneyleri yerel etik kurulu (HADYEK) ile birlikte deney hayvanları kullanım sertifikası eğitim kursları, seminerler ve konferanslar düzenlemektir. Merkezimiz sahip olduğu altyapı ve teknik desteği sayesinde, etik kurallar çerçevesinde yürüttüğü bilimsel çalışmaları ile yakın zamanda transgenik ve mikrobiyolojik ünitesinin açılmasıyla da hem ulusal hem de uluslararası düzeyde bilimsel platformlarda adından çokça söz ettirmeye başlamıştır” açıklamalarında bulundu.
AL: GRİP YOĞUNLUĞU ARTMAYA BAŞLADI
Soğuk havaların baş göstermeye başlamasıyla birlikte ülkemizde grip vakalarında artış olduğu da görüldü. Grip vakalarında bu artışın yaşanması ise hastanelerin acil servislerinde hasta yoğunluğu oluşmasına neden oldu. Gaziantep Üniversitesi Acil Tıp Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Behçet Al, acil servislerde yaşanan bu yoğunlukla ilgili önemli açıklamalarda bulundu.
GRİBAL ENFEKSİYONLARIN YOĞUNLUĞUNU EN FAZLA ACİL SERVİSLERİMİZDE HİSSEDİYORUZ
Prof. Dr. Behçet Al, “Özellikle sonbahar ve kış mevsimleriyle beraber havaların soğuması veya değişmesi akla soğuk algınlığı ve grip salgınlarını getirir. Çok kısa bir zaman diliminde toplumun çok büyük kısmı az veya çok bu salgınlardan etkilenmektedirler. İnsanlar hem sağlığını geçici olarak kayıp etmekte hem de bu durum ciddi bir iş gücü kaybına neden olabilmektedir. Bu hastalıkların varlığı haliyle hastaneler ve en çok ta acil servislerde hissedilmektedir. Bu salgın zaman diliminde acil servisler adeta bir afet alanı haline dönüşmektedir” dedi.
GERÇEK ACİL HASTALARININ YETERLİ VE KALİTELİ ACİL HİZMETİ ALMALARI ENGELLENİYOR
Acil servis başvurularının bu dönemlerde yüzde30-50 arasında artığına dikkat çeken AL sözlerine şu ifadelerle devam etti: “Bazı bölgelerde bu artışlar yüzde80’i de bulabilir. Sabit mevcut fiziki mekânlar ve personel sayısı çoğu zaman artan bu yoğunluğu karşılamakta çok ciddi sıkıntılar çekebilmektedir. Ülkemizde zaten hasta sayısı dünya standartlarının üzerindedir. Anlaşılması bakımından örneklendirmek gerekirse: 2018 yılında 265 milyonu birinci basamak olmak üzere toplam 782 milyon kişi Türkiye’de doktora gitmiştir. Bunun 139 milyonu acil servis başvurularıdır. Türkiye toplumunun yüzde167’si 2018 yılında acil servislere tedavi olmak için gitmiştir. Amerika ve İngiltere gibi ülkelerde bu oranlar yüzde42-45 arasında değişmektedir. Ülkemizde hastanelere başvuran hastaların yüzde27-32’si acil servislere giriş yapmaktadırlar”
GRİBAL ENFEKSİYON YOĞUNLUĞUMUZ EKİM AYI İLE BAŞLIYOR ŞUBAT AYI ORTASINA KADAR DEVAM EDİYOR
Acil servislerde yoğunluğun arttığı dönemi değerlendiren Al, şu açıklamalarda bulundu, “En yoğun kalabalıklar da Ekim ayından başlayıp şubat ayının ortalarına kadar devam eden grip nedeniyle oluşmaktadır. Grip ve nezlesi olan hastaların en az yüzde70’i normal polikliniklerde tedavi olabilirler iken acil servisi tercih etmektedirler. Bu tür hasta gruplarının acil servisi tercih etmelerinin çok nedeni var. Bunların başında; acil servis imkânlarının artması, acil tıp uzmanlarının sağlık sistemine dâhil olmasıyla beraber acil servislerde alınan hizmet kalitesinin artması, acil servislerde işlerin çabuk halledilmesi, tüm imkânlarının acil servislerde bulunabilmesi, muayene, tetkik ve tedavi süreçlerinin kısa olması, hastaların acil servislerde alacakları bir tedavi sürecinden sonra kısa zamanda iyileşeceklerine inanması, hangi hastalıkların ve bulguların tedavi ile iyileşeceğine, hangilerinin bir tedaviye gereksinim olmadan iyileşeceğini bilememesi, hangi durumlarda acil servise gidilmesi gerektiğine ve hangi durumlarda gidilmesine gerek olmadığını bilememe, bazı sağlık çalışanlarının hastalık durumunda hastaları yanlış yönlendirmesi, yanlış ve zararlı medya algısı ve impulsları gelmektedir. Bu süreç gereksiz acil servis başvurularına, lazım olmayan ilaç alımına, acil servislerde artan kalabalıkla beraber şiddet olaylarının artmasına, ülke ekonomisinin zarara uğramasına, gerçek acil hastaların yeterli ve kaliteli acil hizmeti almalarının engellemesine neden olmaktadır. Ülkemizin, tüm dünyada en fazla antibiyotik kullanan ülke olmasının en önemli nedenlerinden biri de arttan acil servis başvurularıdır”
SOĞUK ALGINLIĞI VE GRİBAL ENFEKSİYONUN BELİRTELERİ VE KORUNMA YOLLARI
Soğuk algınlığı ve grip hakkındaki, risk gruplarını, korunma yollarını, tedavi yöntemlerini ve hangi durumlarda doktora gitmenin hastaların öğrenmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Behçet Al soğuk algınlığını “Halk arasında nezle ve üşütme olarak da ifade edilmektedir. Birden çok virüsün yol açtığı, kişiden kişiye bulaşan, üst solunum yollarını tutan hafif seyirli bir hastalıktır. Belirtileri; ateş, baş ağrısı, eklem ve kas ağrısı, yorgunluk hissi, akan ya da dolu burun, hapşırma, boğaz ağrısı, göğüs doluluğudur” şeklinde tanımladı.
GRİBAL ENFEKSİYON YÜKSEK DERECEDE BULAŞICI ETKİYE SAHİPTİR
Al, gribal enfeksiyonun yüksek derecede bulaşıcı etkisi olduğunu açıklayarak hastalığı şu şekilde özetledi, “Virüslerin neden olduğu burun, bronşlar ve akciğer gibi solunum sisteminde meydana gelen yüksek derecede bulaşıcı bir enfeksiyondur. Belirtileri; çoğunlukla ani başlangıçlıdır. Kişi kendini iyi hissediyorken iki saat içinde üşüme, titreme, terleme, baş ağrısı, kas ağrıları ve ateş (38°C-40°C) başlar. Daha sonra burun akıntısı, baş dönmesi, öksürük, boğaz ağrısı, göğüste yanma ve ağrı, gözlerin sulanması ve gözlerde ışığa hassasiyet eklenebilir. Düzelme üç gün içinde başlayabilir” şeklinde ifade etti.
RİSK GURUBUNDAKİ HASTALARIN GRİBAL ENFEKSİYON VE NEZLEYE DİKKAT ETMESİ GEREKİYOR
Prof. Dr. Behçet Al, Gribal enfeksiyon ve nezlenin risk grubu hastalarda büyük rahatsızlıklara sebebiyet vereceğini belirterek açıklamalarını şu şekilde sürdürdü, “Gripte risk altındakilerin bebekler, küçük çocuklar, gebeler, 65 yaş üştü olanlar, kronik hastalıkları olanlar (Şeker hastaları, astım ve kronik akciğer hastalığı, kalp yetmezliği, kanser hastaları, organ nakli yapılmış hastalar, böbrek yetmezliği, bakımevlerinde ve huzurevlerinde kalanlar, bağışıklık sistemini baskılayıcı tedavi gören kişiler gibi) olduğunu ifade ederken nezle de ise stres, alerjik bünye, vücut direncini düşüren durumlar (adet, şeker hastalığı, kalp hastalığı, nefes darlığı hastalığı, kanser gibi). 65 yaş ve üstündeki kişilerin, kronik hastalığı olanların, bağışıklık sistemleri zayıflamış olan kişilerin (Kanser, lösemi, organ ve kemik iliği nakli yapılan hastalar gibi); risk grubundaki kişilere grip bulaştırabilecek sağlıklı kişilerin(hastanelerde yoğun bakım, yeni doğan, nakil, bağışıklığı zayıf hastaların bakıldığı bölümlerde çalışan doktor, hemşire, hastabakıcılar, kreş ve huzurevleri çalışanları gibi) aşı olması gerekmektedir.
BASİT YÖNTEMLERLE İYİLEŞİLEBİLİR
Prof. Dr. Behçet Al hastaların dikkat etmesi gereken hususları şu şekilde değerlendirdi, “Hastalık belirtilerini, risk gruplarını, korunma yollarını, tedavi yöntemlerini bilmek bu hastalıklardan daha az zarar görmenin en temel yöntemidir. Risk grubu dışındaki kişilerde grip, soğuk algınlığı yaşayan kişilerin çok önemli bir kısmı doktora gitmeden de bazı basit yöntemlerle iyileşebilmektedir. Hastaneye yatma ihtiyacı olan hastalar dışındaki bu grup hastalar acil servislerde damardan tedavi istememelidirler. Doktorun uygun gördüğü tedavi en doğru olanıdır. Bu gruptaki hastalar hangi durumlarda acil servise gidilmesi, hangi durumlarda da gidilmemesi gerektiğini basit bir araştırma ile belirleyebilirler. Acil servislerde verilen ve halk tarafından “sarı serum” olarak da bilinen tedavilerin faydası yoktur. Hastalar bu konuda ısrar etmemelidirler”
İlginizi Çekebilir