Farklı bir şeyler yapmaya başlamamızın zamanı geldi
GENELGaziantep Üniversitesi’nde rektörlük seçimleri yaklaşırken, adaylığını açıklayan Prof. Dr. Metin Bayram da öğretim üyelerine gönderdiği yazılı mesajla destek istedi. 27 yıldır Gaziantep Üniversitesi’nde görev Prof. Dr. Bayram, “Sadece kendimiz için değil bize emanet edilmiş öğrencilerimiz, şehrimiz, bölgemiz, ülkemiz ve dünya için farklı bir şeyler yapmaya başlamamızın zamanı geldi geçiyor” dedi.
Gaziantep Üniversitesi’nde rektörlük seçimleri yaklaşırken, adaylığını açıklayan Prof. Dr. Metin Bayram da öğretim üyelerine gönderdiği yazılı mesajla destek istedi. 27 yıldır Gaziantep Üniversitesi’nde görev Prof. Dr. Bayram, “Sadece kendimiz için değil bize emanet edilmiş öğrencilerimiz, şehrimiz, bölgemiz, ülkemiz ve dünya için farklı bir şeyler yapmaya başlamamızın zamanı geldi geçiyor” dedi.
Öğretim üyelerine hitaben yazdığı yazıda Gaziantep Üniversitesi’nin sorunlarından ve çözüm önerilerinden bahseden Prof. Dr. Metin Bayram, yazısında şunları söyledi:
“Rektör adaylığımı duyururken gönderdiğim yazıda belirttiğim konulara biraz daha açıklık getirmek istiyorum ve birkaç da yeni sözüm var. Üniversitemizin sorunlarından bahsetmek için öncelikle gelişmemizin önündeki temel engelleri oluşturanları belirlemek gerekli. Burada yazdıklarımdan daha fazla sorunumuz olduğunu ben de biliyorum ama bence en azından süregiden yönetim tarzının yarattıklarını yani kendi değiştirebileceklerimizi ortaya koymalıyız ki daha büyük sorunları hep birlikte aşacak ortamı bulabilelim.
Bir Üniversitenin ‘Dünya Üniversitesi’ olmasındaki en temel faktör onun içinde çalışan öğretim üyelerinin başarılı işler yapmasıdır. Ancak bunun için sadece kadromuzda çok yetenekli insanları barındırmak yeterli olamaz. Hep birlikte gönül rahatlığı ve gururla ‘Gaziantep Üniversiteli’ olduğumuzu söyleyebilecek hale gelmemizin başarının ilk adımları arasında olduğuna inanıyorum. Her bir çalışanımızın sesini duyurabildiği, yeri geldiğinde önerilerini, yeri geldiğinde övgülerini, yeri geldiğinde eleştirilerini iletebildiği için, bu kurumun ‘kendi’ kurumu olduğunu söyleyebildiği bir iklimde çalıştığımızda gücümüz de başarımız da artacaktır.
Şu anda görüyorum ki birçoğumuz Gaziantep Üniversiteli kimliğinden olması gerektiği kadar gurur duyamıyoruz. Bunun birçok nedeni var. Neredeyse hiçbirimiz, sahip olduğumuz bütün birikimlere rağmen, sesimizi yönetim kadrosuna duyuramıyoruz, Üniversitemizde dolayısıyla Şehrimizde, Bölgemizde, Ülkemizde, Dünyada bir fark yaratmak için bir şans yakalayamıyoruz,
Bir türlü sonu gelmeyen ‘sizin bilmediğiniz çok şey var’ ve ‘biz her şeyi biliyoruz’ söylemleri eşliğinde; kimler olduğunu bir türlü öğrenemediğimiz ‘arkadaşların’ kendi aralarında aldıkları kararlara sadece uymamız isteniyor. Farklı bir sözü olan ve bunu söylemek isteyenler çeşitli biçimlerde suçlanıyor, yönetimin üst kademelerine ulaşmaları engelleniyor, randevu talepleri haftalarca aylarca daha sekreterlik kademelerinde bekletiliyor, çeşitli hak ihlallerine uğrama riskiyle karşı karşıya kalıyor.
Bir Üniversite ortamında çalışmak gibi zor ve hiç de karlı olmayan bir kararı almaya bizleri yönlendiren esas motivasyonun geçmişten aldığımız mirası geleceğe taşımakta yön gösterecek, bilim dünyasında, sosyal hayatta fark yaratabilecek bir ‘akademisyen’ olmak arzumuz olduğu gerçeği zaman içinde silikleşiyor, yöremizde berimizde motivasyonu sönen diğer arkadaşlarımızı gördüğümüz de bu kaybımız katlanarak artıyor.
Üniversite bu anlayışla, bu yönetim biçimiyle, bu kadar içe dönük yönetim kadrolarıyla yönetilmeye devam edilemez. Arkadaşlar aynı şeyleri tekrar tekrar deneyerek , tekrar tekrar aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar elde edemeyiz. Sadece kendimiz için değil bize emanet edilmiş öğrencilerimiz, Şehrimiz, Bölgemiz, Ülkemiz ve Dünya için farklı bir şeyler yapmaya başlamamızın zamanı geldi geçiyor.
Her zaman yönetimde kalmayı alışkanlık haline getirmiş, görev isimleri değişse de kişi isimleri değişmeyen, içe kapalı, dar kadro yönetiminin Üniversitemizin yararlarına hizmet etmediğine hepimiz tanık olduk. Bazı öğretim üyelerinin 4-5 hatta bazı zamanlarda daha fazla idari görevi kendi üstlerinde tuttuğuna şahit olduk. Bu durum ya birkaç kişiden başka yetenekli, becerikli, liyakatli bir öğretim üyesi olmadığının inancını yada idari görevlerin diğer öğretim üyelerinden ne kadar saklandığını, bu görevlere başka kimseyi dahil etmemeye, öğretmemeye ne kadar kararlı olduklarını göstermektedir. Bütün bunlar kendimize ve çalışma arkadaşlarımıza ama en önemlisi idareye karşı güvensizlik oluşturmamıza neden oluyor.
Arkadaşlar söyleyecek çok sözüm var ama okumaya vakit bulamayacağınız uzun metinler göndermek istemiyorum. Bu nedenle önümüzdeki günlerde tespitlerimi görüşlerimi ve çözüm önerilerimi kısa bölümler halinde göndermeye devam edeceğim."
İlginizi Çekebilir